Bambaşka bir şehirde vazgeçtim çocuk olmaktan. Artık denizler diyarının ılık ve çekici güzelliği beni terk etmişti, başkentin buzlu ve sıkıcı çirkinliği hayatımda ki yerini almıştı. Biliyordum, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bütün tanıdığım simalarla arama yollar girmiş, başka yüzler hayatımın bir parçası olmuştu. En basiti aradığım zaman bir dost el uzanmayacaktı ellerime. Farklı insanlar, farklı bir iklim, farklı bir ev ne yazık ki farklı bir hayat beni bekliyordu. Bunu ben istemiştim. Cefasını çekecektim. Belli mi olur, belki bir gün sefasını da sürebilirdim.
Yetişkin olmanın getirdiği sorumlulukların idrakındayım. Uzun upuzun bir iş hayatı beni bekliyor. Sonra evlilik çocuklar vesaire. Bu sorumluluklara hazır mıyım, bilmiyorum. Hoş üstlenilirken sorumlulukları yaşam sana sormuyor ki. Hayat sana, yapacaksın kardeşim işte diyor, hiç ama hiç aldırmadan. Böyle gelmiş böyle gidecek diyor insafsızca. Geleceğim her şeyin üstesinden. Yalnız kendime itiraf edemediğim tek şey var korkularım. Korkuyorum. Bu kentten, bu iklimden, yalnızlıktan, sevgisizlikten, mavisizlikten, çaresizlikten … Aslında her şeyden!
Ya bir gün diyorum, bir gün cebime küçücük bir umut koyup, pervasızca yanıma sadece düşlerimi kattığım bu kent bana dar gelirse. İşte o zaman ne olacak! Neyle avunacağım ben. Biliyorum. Ben kolaylıkların insanı değilim bilakis bir sürpriz misali yakamı bırakmaz hiç aksilikler. Elimi hangi dala atsam kırılıverir. Olsun! Böylesi daha iyi aslında. Kolaylıkla bir şeylere sahip olmamalı kişi. Koşturmalı peşinden isteklerinin. Çıkmalı savaş meydanına harp etmeli ölümüne. Kazanmak da benim elimde kaybetmekte. Ne fark eder ki aslında sil baştan başlamak lazım bazen. Fakat başarırsam ve eğer kazanırsam bu hayat oyununu değmeyin keyfime. Kimse ama kimse tutamaz beni. Kuş olur göklerde uçarım. Bahar olur çiçekler açarım. En önemlisi ise ben, ben olurum!
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.