Ben ölünce şair olurum.
Ölü şairler daha uzun yaşarlar.
Diriler dinlenir, ölüler okunur.
Tek bir kelimeme bile tahammülü olmayanlar,
kendilerini bulacaklar şiirlerimde.
Mezar taşımda ölüm tarihim yazacak ama,
ben zaten birçok kez öldüm.
Hangi tarihte gömüldüğüm yazacak sadece.
Mürekkebim boyayacak kefenimi,
insan gücüyle kaldırılmayacak tabutum.
Tüm ağırlığım bedenim değil,
içime attığım duygularım,
sırtımdaki yüklerim olacak.
Acılarım, gözyaşlarım,
hiç kimsenin bilmediği sırlarım,
yüksek sesle haykıramadığım sevinçlerim,
açılmamış bir zarf gibi gizli kalacak sözlerimde.
Her şiirimde birkaç cümle yaşanmışlığım olacak.
“Bundan da şair olur mu?” diyenler
ansızın kaybolacak satırlarımda.
Kimi gülecek duygularıma,
kiminin gözleri dolacak,
kimi de aşkını ilan edecek dizelerimle.
Kara toprağa bedenim karışırken
sözlerim yüreklere tohum gibi ekilecek.
Diriyi unutmak, ölüyü unutmaktan kolaydır.
Şairler ölünce ölümsüz olurlar.
Ben ölünce şair olurum.
Yaşarken fazla gördükleri saygı,
ölünce geç kalınmış kalp masajı gibi
gereksiz kalacak.
Öyle süslü sözler olmayacak,
gömüldüğüm tarih yazacak sadece taşımda.
Evlat aşkıyla yeniden doğdum.
Sevdim, yeniden doğdum.
Şiirlerimle bir kez daha doğdum.
Hak bana, geride bıraktıklarımla muamele edecek.
Arkamdan konuşulan hiçbir söz
gelmeyecek benimle.
Yazarken elimi yakan kalemim
toprağımdan yeşerecek.
Dallarından yedi renk çiçek verecek.
Satırlarımda kâğıt değil,
yüreğimin yanık kokusu olacak.
Yaşarken sustuğum kadar,
ölünce şiirlerim konuşacak.
Ben ölünce şair olurum.
Kara haber tez duyulur derler.
Sevmeyenlere müjde olacak gidişim.
Sonra, “Ölülerle savaşılmaz,” diyecekler.
Diriyken hor görülen,
ölüyken rahmetle anılır.
Ben de ölüyken şair olurum.
Bazen imkânsız aşklar dile gelecek,
bazen hasretlerini anlatacak dizelerim.
İmgelerim ilham verecek yeni şiirlere, şarkılara.
Ne kafiye, ne uyak
kimse eleştirmeyecek.
“Şair böyle uygun görmüş,” diyecekler.
Kalem tutanın değil,
kalemi elinden düşenin kıymeti bilinir.
Ben dünyadan gidince değil,
siz geç kaldığınızda susacak şiirlerim.
Şairlik de ölüm gibi geç gelir bazen.
Ne tabutum kapanır,
ne defterim.
Yazan değil, yananım ben.
Ben ölürken affederim.
Ölüler de affeder, diriler de.
Ben ölünce şair olurum.
Ölüm bana yakışır.
Hani diyorum, şairlik de yakışırdı bana.
Aşık olan insanlar şiirle şair olur.
Şiirlerle şairler daha da aşık olur.
Şair değilim ben, ölünce şair olurum...
Gönül KütükKayıt Tarihi : 10.11.2025 23:27:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




madımakta yanan hekim behçet aysan anısına,
I.
Benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
Yorulmuyor yaşamaktan.
Midyat’lı bir gümüş ustasıdır, süryani
Ve yüzündeki çıban gibi
Yüreğinde yaralar
Taşımaktan.
Yorulmuyor yorulmuyor
Ağır işçi
Kedere ve aşka çalışmaktan
Kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
Kiminde kovuluyor kapılardan.
2.
bak sabah yaklaşıyor birazdan ufuk
moraracak
sevgilim çıplak sokaklarında
ayak seslerim dolaşsın
yasak
ırmaklarında yıkanayım
avuçlarına karlı öpüşler
bırakayım
rüzgar
unutulmuş
bir dağ çeşmesine
götürsün bizi.
Zamanın saatleri unuttuğu
Şavkıyan bir dağ çeşmesine.
3.
ey eflatun aşk
bana eflatun yağmurlar
yağdırabilir misin
getirebilir misin geçen günleri geri
tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin
sana neyi anlatayım
her sarnıç küflü bir yağmuru
her sevda bir ayrılığı yaşar.
Behçet Aysan
TÜM YORUMLAR (1)