Ben Öğretmenken: 03 Hisarbeyli köyünden ...

Ben Öğretmenken: 03 Hisarbeyli köyünden haber var

BEN ÖĞRETMENKEN: 03
Hisarbeyli köyünden haber var
FEVZİ GÜNENÇ

Geçenlerde bir ileti almıştım. Yollayan İstanbul ili, Çatalca ilçesi, Hisarbeyli köyünden bir delikanlıydı. Babası öğrencim olmuş zamanında. Çok anlatmış kendisine. O nedenle sanki tanışıyormuşuz gibi yakın bulmuş beni. İnternette adıma rastlamış.

“Acaba o Fevzi Günenç öğretmen siz misiniz? ” diye soruyordu.
Bir iki yazıştık. Bol keseden vaatlerde bulunduk. “Hisarbeyli Şenliği” düzenlemeye kadar götürdük işi.

Bu şenlik işi çok ilgimi çekmiştir benim. Atalarımın yaşadığı Sarıt’ta da, öğretmenlik yaptığım Oğuzeli köyü Gebe’de de şenlik düzenlemeyi kafama koymuşum. Olur mu, olmaz mı, ne zaman olur, orasını bilemem artık.
Nasılsa arkası kesildi Hisarbeylili delikanlıyla yazışmalarımızın. Biliyorum kusur bende. İyi ki milletvekili seçilememişim 1977 adaylığımda. Seçilseydim vaatlerimin hiç birini yerine getirmezdim.

Bu da şaşırtmazdı herhalde seçenlerimi. Neden şaşırtsın? Nasıl olsa vaatçilerin hiç biri tutmuyor verdiği sözü.

İlk öğretmenliğimde Hisarbeyli köyüne atanışım ilginçtir. Burası bir köydü ama İstanbul’un bir köyüydü. Kadıköy gibi, Bakıköy gibi bir yerdi orası da herhalde.
İlk şaşkınlığım Çatalca’ya ulaşınca oldu. Öylesine bakımsız bir ilçeydi ki, yollardan çamur gölüne basmadan yürüyebilmeniz için cambaz olmanız gerekiyordu.

İkinci düş kırıklığımı, Hisarbeyli’ye doğrudan giden bir vasıta bile olmadığını öğrendiğimde yaşadım. Oraya ancak Ormanlı köyü otobüsüyle gidebilirdim. Gittim de.

Ormanlı otobüsü beni “deng”imle Hisarbeyli yol ayırımına bıraktığında kendimi “ay”a bırakılmışım gibi yapayalnız duyumsamıştım.

Dengimi yol kıyısına atıp köye yollandım. Hisarbeyli’ye ulaşabilmek için bir iki kilometre yokuş tırmanmam gerekti.

Neyseki sıcacıktı insanları Hisarbeyli’nin. Beni askerden dönen oğulları gibi kucakladılar. Önce okulun tek eğitmeni, muhtara kaptırmadan konukladı beni evinde. Sonra lojmanıma yerleştim.

Öğrencilerim de pek sevimliydiler. İlk onlardan öğrendim pandik atmanın ne olduğunu. Sonra sigara alışkanlığı edinmeme neden oldu Hisarbeyliler. Ardından alkol tüketicisi olmamı sağladılar.

Bunların her biri ayrı ayrı ilginç konular. Azıcık kalan şu köşemde hangisini sığdırabilirim ki şimdi?

İsterseniz şu pandik atma işine değineyim ilkin.
Küçük kız çocukları ikide bir şikâyte geliyorlardı teneffüste:
“Örtmenim Muhammet bana pandik attı! ”

Pandik atmanın ne olduğunu bilmiyorum ya, şikayetçinin yüzüne bakarak, anlamadığı bir dille kendisine sövülmüş turist gibi sırıtıyorum.
Muhammet, 14 yaşını aşmış, büluğa ermiş ama hala birinci sınıfta okuyan geri zekalı bir öğrenciydi.

Pandik atmanın kıça parmak atmak olduğunu öğrendiğimde ne hale geldim bir düşünün.

Antepli zekasını kullanarak o yıl hem Muhammed çocuğu daha fazla birinci sınıf öğrencisi olarak okuduğu okuldan, hem de kızların poposunu Muhammed’in pandiklerinden kurtardım.

Bunu da gelecek yazımıza konu yapalım artık.

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 23.1.2010 01:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç