bir şubat sabahına uyandığında
ben yokum...yok oluyorum
yalnız adını bildiğin
uzak bir yerde
daha söyleyemeden son sözümü
üşüyen ellerimi ısıtmak için
kulaklarımda çınlayan
sesine sokuluyorum
bir kedi aymazlığında
kuzum ben.. ben gidiyorum
bir şubat sabahı, sen görmesen de
uzak bir yerlerde birisi
seni düşünür,
seni söyler kendi kendine, sevda bu ya
elinde bir gonca gül
dilinde sevda türküsü
seni öpercesine öptüğü gülü
bırakır donmak üzere olan bir suya
bu gidiş senin için sana göre
yoksa benim ummanımda boğulacaksın
ıssız sokaklarımda
karanlık dehlizlerimde
kimsesiz bir çocuk gibi kaybolacaksın
gücüm yetmiyor sana-korkarım-
düşüp elimden, paramparça dağılacaksın
belki de bir kaçış bu, tam bana göre
seni, körkütük sarhoş bir hüznün
sızmaya yüztutmuş sularına bırakıp
gidiyorum..
sensizlikten bile çekip elimi..
yaşanmışı defnedip senin ülkene
kirli mendilime sardığım
ve duygularımla ilmek attığım
yaşanmamışı yanımda götürüyorum
belki yarım kalır şiirler
dilinde can verir belki bir sevda türküsü
bir poyraz eser düşürür umutları
astığın yerden..
sen pembe hayallerine sarılıp sımsıkı
nefes nefese koşarken maviliklerine
ve sıcacık bir aşina bakış dolarken iliklerine
fışkıran gözyaşımdır her adımda
bastığın yerden..
hayat, öksüz anılar, zaman ve sen
benim için yoktunuz zaten
hiç varolmadınız
ve bu yokluk içinde
hiç yorulmadınız
neymişim ki ben; ne sanmışım kendimi
anladım ki el de yaman, bey de yaman
cehennem dünyada olmaz bilirdim
ateşlerde yanmadayım el-aman
say ki; bir nefes sigarada üflediğin duman
sahilde bir akşamüstü
yalnız yürürken çıplak ayaklarınla
gözlerini gönder
gidebildiği kadar uzağa
düşünme hiçbirşeyi, sadece bil ki
ben ufkun en kızıl noktasındayım
dalgalar üzerindeki yakamoz benim
güvertede sigara içen
uzaklardan duyduğun hüzzam şarkıda
üç yaşında bir çocuğun
manalı bakışlarında ben varım
ekmeğinde aşında
gördüğün, duyabildiğin
hissettiğin herşeyde
ağlasan gözyaşında
bir kabustan uyansan kan-ter içinde
ben varım hemen yanıbaşında
dudağıma ateş düştü memnu geceden
bir yağmur damlasında sımsıcak
dil mahsur kalmasaydı içerde
gecikmiş bir aşkı haykıracaktı
gitmek..oysa ki
gömleğimin cebindeydi niceden
sesindeki esrarın gözüme çektiği perde
hani nerdeyse, beni caydıracaktı
zaten hiç olmadın ki
doğruysa; bir adını bilmiştim
bir sesin çınlamıştı kulaklarımda
cümle alem bir oldu da susturamadılar
ben senden çok önceleri
hayata yenilmiştim
adın ve sesin
ikisi bir oldu da
sessiz çığlığımı bastıramadılar
sözüm geçseydi parmaklarıma
adını avuçlarımda sıkmayacaktım
demiştim sana
bir oyundu bu iki kişilik
bir oyun olmaktan çıkmasaydı
ben bu oyundan çıkmayacaktım
sanki..bir kez tutsam elini
inan ki..sonsuza dek
acıkmayacaktım
işlemeye başladın
iliklerime tırnaklarıma
belki bir akşamüstü sahilde
martı seslerine karışır sesim
bir simitci çocuğun gözlerinde olurum
bazen ılık rüzgarlara karışıp
saçlarını dağıtır, koklar nefesim
içinde bir yer sızlar apansız
arasan da bulamazsın beni beyhude
ben seni, annenin dizlerinde bulurum
bir gemi kalkar limandan
acı siren sesiyle zamansız
seni gecenin esmer denizlerinde bulurum
gözlerinin dalıp gittiği noktaya
bir derviş misali atıp postumu
pişmanlığın dehlizlerinde bulurum
lütf-u ilahi olan sevdam adına
bırakıp düşmanımı, hem de dostumu
gözlerinden süzülen nur tanelerinin
yanağına çizdiği izlerinde bulurum
cümle sevda sözcükleri hep canana yazılır
bilmem ki sen bana, canan mısın can mısın
yoksa damarlarımda akan kan mısın
sular akar köprülerin altından
an gelir anlaşmalar bozulur
alem benden bilir de
karagümrüğü yakan mı yaktıran mısın
gecelere kan düşer
bir infilak bozar sükutu
yüreklere figan düşer
umutlar üryan düşer
toprağa bir can düşer
ey sevgili,
bre canan...
mermiyi sıkan mı, sıktıran mısın
gözlerim bir an değseydi gözlerine
ses, şekil ve renk
anlamını yitirecekti
ellerini avuçlarımda tutsaydım
kızarsaydı parmaklarım sıcaklığından
varlığa can veren ahenk
seni de beni de bitirecekti
yorgun yüreğimi bir gece ah
dizlerinde uyutsaydım
sahipsiz bir gonca gülün
bir buse kondurduğum yerinden
kan damlar..
sisli bir şubat sabahında
yapraklar birbirine sarılmıştır sımsıkı
ve gül ağlar senin için
ama sessiz, ama derinden
anladım ki dokunduğun şeyleri sevmişim
uzaklarda yaşadığın yeri sevmişim
üstüne gölgen düşen herşeyi
ve senin üzerine düşen gölgeyi sevmişim
çaresizlik tutmuş köşebaşını
duygularda din, iman kalmamış
sana dair olanları sevmekten
heyhat..
seni sevmeye kuzum, zaman kalmamış...
Kayıt Tarihi : 6.3.2006 13:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir hayale..(başardın..başar(ama) dım..)
uzaklarda yaşadığın yeri sevmişim
üstüne gölgen düşen herşeyi
ve senin üzerine düşen gölgeyi sevmişim
çaresizlik tutmuş köşebaşını
duygularda din, iman kalmamış
sana dair olanları sevmekten
heyhat..
seni sevmeye kuzum, zaman kalmamış...
Çok güzel, çok güzel ...
Bazı yerlerde gereksiz uzatmalar olmuş, anlam terarlarına düşülmüş.. Bu şiirden üç dört şiir çıkarılabilir. Çok güzel, çok orijinal düşünceler, söyleyişler var. Uzun olması şiiri biraz yavaşlatmış. Biraz daha akıcı hale getirebilirseniz mükemmel olacak. Tebrikler ...
TÜM YORUMLAR (2)