Ben ne yaşadım seninle?

İbrahim Çetinkaya
44

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ben ne yaşadım seninle?

Yarım kalmış bir gülümsemeyle uğurlamak seni
bütün yarım kalmışlıkların en adisiydi.
Yarım bir veda, yarım bir buse, yarım bir ayrılıktı işte...
Keşke demekle bitiyordu yine her şey,
keşke her şey otobüs camında bıraktığın bir gülümseme kadar samimi,
bir veda kadar gerçek
ve ne kadar acı olsa da
bir özgürlüğün yanaklarında bıraktığı mutluluk olsaydı.

Bir çocuk olsaydım keşke;
dudaklarını kaçırdığını fark etmeseydim dudaklarımdan,
bir çocuk olsaydım keşke pembe hayallerle tutunsaydım sana,
hayatın gerçeklerini geceyle yoğurmasaydım keşke...

Keşke demekle bitiyordu yine her şey.
Keşke sevginin acı tarafını içime çekip boğmasaydım.
Aşkın korkutucu yanını tatmadan
yeni koparılmış bir papatyayla seviyor, sevmiyor oyunları oynasaydım.

Gidene yakıştığı gibi bana güle güle demek kalıyordu sadece,
otobüs camından süzülen masum gülüşüne.
Ve sana da gitmek kalıyordu bana yakıştırıldığı gibi.
Hep elveda olmuştum ben masum gidişlerin peşinde acıyan
ve yeni bir elvedaaydı yüreğimi acıtan...

Artık her sabah soğuk ve ıssız doğuyordu Güneş,
çabuk batıyordu güneş.
Oysa ben güneşe saklardım seni.
Gecelerin uykusuzluğunu,
sana yorulmuş düşlerimi güneşin doğuşunda bırakırdım her sabah.
Her sabah yeniden doğardın sen
yüzünde bin gülümseme,
yüzümde yüreğinin aydınlığı...

Geldiğin gün gideceğin günün habercisi gibiydi bazen,
ama sen hiç gitmedin yada gidemedin.
Aklımda kalan tek soru “gidemeyişinin sebebi ben miydim? ”
Ben ve Sen hiç bitmedi bu kelimelerin sonu,
Ne Yaşadığını Bilmemekti bu...

Ne yaşadığımı bilmeden yaşadım seninle,
hem de dolu dolu.
Yaralarımı kapatan bir sihir vardı sanki bakışlarında.
Hem yaralanıyordum gözlerinle,
hem şifa buluyordum.
Benzeri yoktu bu yaşama tarzının,
Ne yaşadığını bilmemekti bu...

Bir Dost olurdun sen;
sonu bitmeyen kelimeleri yorgunluğunu saklayarak dinlerdin,
ağırlaştığında başım omuzlarını bulurdum kendimi,
her sustuğumda hayata ilk hecem sen olurdun.
Ne zaman bir gülücük bulsam sokakta sana koşardım,
bir ağlayış senden habersiz.

Ellerim saçlarında şiir olurdu sen susardın.
Yüreğim hiç susmazdı sevdaların inadına.
Korkardım yinede yüreğimin sesini duymandan.
O kadar yakınken bu kadar uzak olmak sana.
Ben ne yaşadım seninle?

Yine kış gelecek ve ellerin üşüyecekti,
yine yaz gelecek sonra bir kornet alana bir kornet bedava,
sonra bulaşıklar birikecekti mutfakta,
ve sonra ayaklarının ağrısı,sonra,sonra,sonra
bitmeyecekti bu sonraların sonu...

“Sende gittin ya” kafasını şişirdim milletin,
her cümlenin sonunda,
yatmadan önce iki defa,
kahvaltıdan sonra,
öğle yemeklerinden önce
“Sende gittin ya”
işin acı tarafı şakaya çalmak gidişini,
millete çaktırmadan bir cümleyle ağlamak kupkuru
“Sende gittin ya”
inandırmak belki de kendi kendimi
“Sende gittin ya”
öyle ya neler gelip neler gitmişti
ama her gelenle her gidenin arasında bir fark vardı.
Hiç kimse hiç kimse gibi değildi.
Peki sen kimdin?

Her şey bir yana da;
Sahiden şimdi yoksun mu sen?
Artık ellerin bensiz mi üşüyecek?
Ya ellerim ne olacak?
Aramızda kucak kucak yıldız olacak
ama sönük,
ama sessiz,
ama uzak...
ya uzak kalınca gözlerinden gönlünde aynı mı kalacak.

Gitgide azalıyorum,
her sevdanın bir gidişi olmuştu
Zamansı mı yakalanmıştım gidişlere
yada bir gidişin zamanı olur muydu?
Çok çabuk mu değişiyordu insanlar,
çok çabuk mu geçiyordu zaman,
kuralı bu muydu hayatın?
Zamana bağlanmış duygular, unutmak ne kadar kolay.

Ve unutamamanın zorluğu...
Hep üşürdün sen yanında bir alev gibi dolaşan bana rağmen
bense yanardım işte bir güneşle gezinirken kolumda.
Şimdiyse donuyorum senden uzakta,

Aklımda tek soru;
Ben ne yaşadım seninle?

İbrahim Çetinkaya
Kayıt Tarihi : 30.7.2005 11:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Çetinkaya