Mahkum fırtınalar, yürek hapishanesinde
Tutuklu kalmış, müebbet yemiş gönülde
Coşkun denizler idam sehpasında
Ölüm soğuk, kana susamış
Yağlı sicimin bütün ilmeklerinde
Cennet sefası mı bu sürdükleri
Yoldan sapmışların
Hak ediyorlar mı o ışığı gözlerinde
Ve geceler boyu hür esen rüzgar
Cesaretin şarabını mı taşıyor elindeki kadehte
Gökler mi ağlıyor, yağmur mu yağıyor
Yoksa yapraklar bunun için mi kuruyor da
Güller birer birer soluyor
İnleyen toprak mı ne içindir bu ızdırap
Akıyor işte kan durmaksızın
Böyle mi diyor bunu mu anlatıyor o Kitap
Eskisinden daha bir kızıl olmuş şafak
Bu doğan, neden benzemiyor güneşe
Nerde ışık, nerde ateşi bu neden çıplak
Dilimin ucuna geliyor da söylesem mi
Sende mi döndün yoldan desem mi
Güneş değil ki bu doğan
Ağlasam, feryat etsem fayda eder mi
Kimlere anlatsam derdi mi
Çıksam, bağırsam çağırsam ovalara vadilere
Ama biliyorum büyüktür, almaz ki derdimi
Gelgelelim bana
Aynalarda göremiyorum artık kendimi
Günah karartmış etrafımı
Görüyorum ama görmüyorum
Yoksa su diye içtiğim kana kana
Bir adi pislik mi artık bilemiyorum
Ben miyim yoksa o karanlık
Günahlara değil de kendime mi bakıyorum
Aslını biliyor muyum
Görüyorum da görmüyor muyum
Kayıt Tarihi : 11.8.2010 01:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!