Ben mapusda değilim mapus benim içimde

Filiz Kalkışım Çolak
64

ŞİİR


128

TAKİPÇİ

Ben mapusda değilim mapus benim içimde


gece sağır duymuyor iniltilerini duvarların
çatlak küflü bir mahzenin
gözyaşının katli bir ömre vacip

ister söv duvarların çehresi façalı gövdesine
istersen döv
bir çizik de senden yemiş müebbetine !

dil bilmez lisan bilmez
öyle garip garip bakar durur ya sana!...

Ah !Gardaş ahhh
‘’ben mapusda değilim mapus benim içimde!’’

kan kokusudur karışır çoğu zaman ısdırabına
doldurur doldurur içersin
iç içebildiğin kadar
bütün acılar artık senindir

tütün bas sızına
küf çek ciğerlerine

mapus damıdır bu ey dost!
sus pus mosmor çatlamış yarık yarık dudaklarıyla

fısıldar durur uykusuz gecelerinin içine
sin sin kurutur
sessiz sessiz çeker zulandan hasreti
bir yaprak bile sallanmaz ufukta

‘’sahi ufuk var mıdır?!’’

hepsi hepsi
üç adım ileri iki adım geri

onbeş yaşında bıçkın delikanlı
omuzları geniş kara kara elmastan gözleri
çatık hilal kaşları
ak alnına dökülen kara kara perçemleri
öksüz bir garip yiğittir Hemit
hey hat!

çekip vurdu
anasına yan bakan ırz düşmanını
köyün orta yerinde

‘'Mapushane içinde volta vuramayirum
aç kapiyi gardiyan!
burda duramayirum , burda duramayirum oy!''
‘'Gardaşum Kamil düşmanla neyler
vuracaklarmiş gardaşumi sol yanumi oy!''
aç! Kapiyi laf anlamaz gardiyan burda durmayirum
burada duramayirum oy oy! ''

‘'Helvacı bayirlari bana zulüm edeyi
ah ! Geceleri rüyamda üstume üstume çökeyi
aç !Diyurum gardiyan
benum gardaşum uşacuktur uşacuk oy!''

sevdiğim Fadime’mden
mektup geldi
selam kelam ediyor
çok sevdiğini söylüyor
anladım !Oy dertli başım
oda son satırında benden geçiyor

eskiden anam fırına patates atardı
yanına azık
bakır sahanlarda az minzi soğuk ayran

Kamil çok seviyor diye kıyamaz
terayağı koyardı
yemezdi anam
fazlasını pazarda satar eve erzak alırdı
cici mamayı da
ah!Anacığım hiç unutmazdı
doyurmak için evlatlarını
kara yazmalım ,özüm umudum

‘'bana dokunuyi uşağum siz yiyun'' derdi.

güzeldi bembeyaz kadındı anam
babamın emanetiydi hasta yatağında bana
ona Anadolu’ma toprağıma

yan gözle bakanı yaşatır mıydım ki !
‘'devlet baba aç kapilari!

benum dev yüreğum buralara sığamayi
dar geliyi dar!
Helvacı patikasundan bizum eve koşup varsam
anamı ahirda kınaliyi sağarken görsam
gardaşcuğuma cam misketleruni versam oy!''

kuş uçmaz ki buralarda cıvıltısı gelsin
penceresi yok ki şafak söksün
karanlık bir kodesin intihar yüklü mateminde
yumrukla dur feleğin kahpe dölünü
sabaha kadar ne yazar!

sekiz seneden sonra
Karaoğlan duydu sesimizi
çıktık çıkmasına da hasımların hepsi pusuda
şerefi haysiyeti bozuk hasımların

bi koşu varır Helvacı'ya Hemit
evleri yağmalanmış talan olmuş
kuş uçmaz kervan geçmez bir hal almış

Kamil'in kara lastikleri ahırın önünde
birinin ucu delik

ana yüreği dayanamış çoktan göçüp gitmiş
Sevgi Teyzenin
gardaşlığı Ali kıyıp söyleyememiş
darda mapus damında diye Hemit'e

‘'Oy!Anam garip babam
yırtuk gömleğum odunsuz kışum
başimuza geceleru yağan çatim oy!''

''hani! Nerde anam babam gardaşum,
Kamil nerde
söz verduğum misketleruni getirdum
ben ona
hani! Benum kara perçemlu gardaşcuğum nerde''

‘'Oy dağlar oy yıkılasi teneşirlere gelesi
Helvacı bayirlari!

oy !Kıraç yanuk bağlari
dumanli başı kör sabahlari
hani benum
gardaşum nerde!''

Kamil vuruşmuş
bir gece birlik olup evi basan namussuzlarla
üç kişiyi devirmiş

lkendisini de kevgire çevirmiş
henüz bıyıkları terlemiş
ondört yaşındaki delikanlıyı itoğlu itler!

‘'varsun saçilsun geç kalan misketler yerlere
karam oy !Oğlum gardaşcuğum
anam oy bahtsuz başum oy oy!''
barabenli az gelir artık Helvacı'nın dağlarına
yüreğinde yanan volkan yeter
topunu yok etmeye namertlerin
yalvarır Ali ‘'etme gardaşluk gel gidelum buralardan''

söz dinletmez
basar kahveyi ikindi vakti
iki haini orada haklar
diğerlerini bağda

kıyamaz soyun devamı küçük uşağa
yaktığı ırz düşmanlarına dönerek arkasını
yavaş yavaş terk eder Helvacı bayırlarını

artık cezası daha da ağırdır deli oğlanın
tam yirmibeş yıl daha yatar mapus damında

kırksekiz yaşında bir af daha çıkar
devlet babadan

gidecek yeri olmasa da
elinde ki tahta bavula koyar
tek avuntusu
kardeşinin kara lastiklerini
anasının yamalı peştemalını
babasının askerlik resmini

vedalaşır dostlarıyla
açılan demir kapılardan ağır ağır
öylece adım atar dışarıya!

sevinmeli mi yoksa üzülmeli mi?
göğün mavi yerin yeşil oluşuna

uzun uzun bakarken hapishanenin önündeki
çınar ağacına
iç çekerek yaktı cigarasını

bir delikanlı belirdi az ileride
sarı sarı bir genç
hiddetle çatar kaşlarını Hemit'e

daha ne olduğunu anlayamadan
iki el silah sesi patlar beyninde

Ali koşup yetişemezken kan ter içinde
bağda kıyamadığı o masum çocuk
vurur o bileği bükülmez yiğidi

son bir bakış açar gözlerini Ali'ye
cigarasını işaret eder
bir nefes daha çeker
iki damla yaş süzülürken gözlerinden
hiç unutulmayan bir ilkle veda eder
Ali'ye,

durur vakit
gülümser Hemit !...

Filiz Kalkışım Çolak
Kayıt Tarihi : 2.7.2017 19:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Orhan Aslan
    Orhan Aslan

    koca bir romanı hiç bir ayrıntıyı hiç bir duyguyu kaçırmadan bir şiire sığdırmak gibiydi kutlarım saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Çubuk
    Hüseyin Çubuk

    Çok Güzeldi..

    Filiz hanım, kutluyorum duygu seli yürek sesinizi..
    Kaleminiz, yüreğiniz daim olsun dileklerimle..



    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor

    Sevgili Filiz... Gıpta ve hayranlıkla okudum.
    Kesinlikle roman yazmalısın...
    İşte bu kadar diyorum.
    Hayâl dünyan o kadar geniş ki,
    inan bana çok güzel yazarsın.
    Lütfen dene...
    Selam ve sevgiler...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Özparlar
    Mehmet Özparlar

    ne kadar güzel ve etkili dizeler okurken büyük bir haz aldım,tam puan ile sayfamda,sağlıcakla ve saygı,sevgi ile kalınız.

    Cevap Yaz
  • Cemali Hikmet Aksu
    Cemali Hikmet Aksu

    Gerçek bir yaşamın manzumesi, çileli yüreğin ifadesi ***10***(+)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (24)

Filiz Kalkışım Çolak