O,
Sadece üç harf
Tek hece ve tek kelimeydi.
O’na gözüm gibi baktım
Ve...sol yanımda büyüttüm.
Çiçek açmasını bile beklemediler
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bir çaresi olsa,yirmibeş sene geriye gidebilsem, ben de hazırım küsmeye ve oynamamaya. Kutluyorum Sn.Avcı
“O,
Sadece üç harf
Tek hece ve tek kelimeydi.”
Hani Yunus’un “dil üzmez” dediği “aşk” desem, ama
“O’na gözüm gibi baktım
Ve...sol yanımda büyüttüm.
Çiçek açmasını bile beklemediler
Dalında kırdılar…”
Dizelerini okuyunca da, aklıma başka bir üç harf ve tek hece geliyor “gül”!
Sanırım, aşk’ta ustalık burada gerekiyor. Alına, beyazına, sarısına, pembesine, mavisine müptela olmup kör olmuşken, o “çileli bülbül” misali ayaklarımızı geçip yüreğimize batan dikenlerine rağmen sevebilmek midir gülü, aşkta ustalık?
Hep düşünmüşümdür, neden aşk deyince ve aşkı anlatmak istediğimizde aklımızı ilk gelen “gül” olur. Renkleri, duruşu, kokusu mudur, bizi çeken, muamma!
Oysa ne çok çiçek ve ne çok koku vardır daha aşkı anlatacak… Mesela dağların süsü papatyalar, mesela yakaların daimi misafiri karanfiller, mesela “iğde çiçekleri ve kokusu”…
Desem ki şimdi,
Olmuyor “usta” olmuyor! Emeksiz yemek olmuyor işte… Gülü sevebilmekte, emek ve cesaret işi!
Aşk dediğimiz de, bizi sürüm süründürmez olmaz ki! O zaman nasıl gerçek “aşığız, seveniz” diyebiliriz ki kendimize?
Ellerinize sağlık… Ustalık işi, bir güzellikti okuduklarım…
Nicelerine inşaAllah…
Saygı ile…
Bu kadar kolay olsaydı küsüp önüne ilk çıkan durukta inip çekip gitmek...
ama yok aşka küsülmüyor... Kırılıyor dökülüyor ama küsemiyor insan..
Yine muhteşemdi şiir.
Sonsuz kutluyorum...
Saygı ve sevgiler..
Aşkı kumara benzetirler, kazanan da var kaybedende, ama insan yüreğine sormalı ne kazandı ne kaybetti, bence de mızıkçılarla oynamayın, hoş anlatımlı güzel bir şiirdi, canı gönülden kutlarım saygılar...
Geçmiş de kalan acı gerçekler maalesef unutayım desende unutulamıyor,o üç harfli dediğiniz insanı bazen divane bile yapıyor.Bu değerli şiiriniz için yürekten kutlarım arkadaşım,tam puan ile sayfamda,sağlıcakla kalınız.
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki hak, hukuk adalet diye bir şey kalmamış. 'Aşk'ı bile neredeyse kendi özel bahçeleri yapmışlar...
Güçlü bir serzeniş var şiirde. Sevmeyi bilmeyenlere, gerçek sevgiyi yaşamak isteyenlere engel olan bencillere... Tek çare var yine de. Doyasıya sevmek ve yaşamak. Her şeye rağmen... İnatla...
Yüreğinize, kaleminize sağlık Ömer Osman Avcı Bey. Selam ve saygılarımla.
Yürek sesinize tebriklerimi bırakıyorum. Esen kalın.
sitem dolu dizelerle duygularınızı çok güzel ifade etmişsiniz...beğeniyle okudum...tebrik ederim Ömer Bey...küskünlüğünüzün geçmesi dileği ile...saygılar, selamlar
O’na gözüm gibi baktım
Ve...sol yanımda büyüttüm.
Çiçek açmasını bile beklemediler
Dalında kırdılar…
Çok güzel dizerler beğeniyle okudum..Tebrik edİyorum sizi..Saygılarımla....
Kim usta, kim çırak?
Var mı bilen....
Hele aşkta, sevdada..
Onu oyuna çevirenler mi usta! 'Kazan kazan' diyenler mi?
İyisi mi küsmeyin Ömer Osman Bey, Kardeşim..
Aşkta kazanan yoktur...
Kutlarım güzel şiirinizi ve sizi..
Bu şiir ile ilgili 72 tane yorum bulunmakta