Ben köylüyüm arkadaş
Çok tezekler çığnadım
Koyun ,keçi gıgısıyla
Misket diye oynadım
Başak aldım,bıçak ile
Taşlıkta pırçak yoldum
Apal itin sırtına bindim
Gem vurdum at diye
Kah koştum at peşinde
Kah koştum it peşinde
Uykularımda kuş peşinde
Güvercinlikte bit kaptım
Kağnı ile sap çektim
Tarlaya tohum serptim
Abdest alana su döktüm
İbrik ile arkadaş
Arpa yoldum orak ile
Su taşıdım bardak ile
Ağustos’un sıcağında
Çok kavruldum arkadaş
Keven kırdım Göğce’den
Yola çıktım geceden
Benim gibi bir cücede
Çok korktular arkadaş
Saban sürdüm dedemle
Tapanladım keseğini
Kavga ettim yaban ile
Çok cesurdum arkadaş
Harmanda tığ savurdum
Epey buğday kavurdum
Seherde, saman ateşinde
Çok ekmekler kızarttım
Hani pul nerde paramız
Arpa sapından cuvaramız
Bazen uğrardım harmana
Haymalarda çok yattım
Boğazda çayır biçtim
Soğuk pınarından içtim
Yalınayak yola düştüm
Gucca’mada çok küstüm
Çok yarenlikler ederdik
Birlikte ota, sapa giderken
Kağnılarıda devirdik
Cennet deresine inerken
Çok kağnılar parlattım
Çok belalar atlattım
Vallahi biraz tırlaktım
Çocukluğumda arkadaş
Ağ bayırda toza toprağa
Saldırırdık ağaca yaprağa
Ara sıra kaçardım bağa
Yerimde duramazdım
At yaydım sağmana’da
Akranlarımla bir arada
Güreş tutardım hepsiyle
Tuş ederdim arkadaş
Sığır gelince Kerme yoluna
Çıkardık hemen önüne
Herkes binerdi eşeğine
Yarış yapardık arkadaş
Taşlıkta taş kırdım
Çekici elime vurdum
Ağlayamadım uğundum
Canım çok yandı arkadaş
Sinsirin ateşinden
Yanıp tutuştu paçam
Basma donun kenarını
Yamalamıştı Abam
İdare lambasının altında
Beyazı görünürdü gözlerin
Çok anlamı vardı sohbetlerin
Anlatılan hikayelerin
Cümlemiz otururduk
Tahta sofra başına
Ağaç kaşığı sallardık
Sıcak Tarhana aşına
Ulema derlerdi dedemize
Köyün doktoru ve hocası
Kur’an öğretirdi herkese
Ne gündüzü vardı ne gecesi
Eskiler O’nun eseri
Hızardan çıkmış gibi
Mutlu, mesut yaşıyorlar
Abı hayat içmiş gibi
Çakır çakırdı gözleri
Herkes onu severdi
Bir derya idi sözleri
Gönlümüze inerdi
Düğününde halay başıydım..!
İnanın doktor dedemin
Cehiz sandığına oturdum
Hanife isimli ebemin
Yağız diye güdüş diye
Torunları çok severdi
Eksik olmazdı cevizleri
Kırar kırar verirdi
*Guçcaa diye çağırırdık
Babamızın babasını
*Abaa gıy diye çağırırdık
Evin büyük kaynanasını
Simsiyahtı abamızın
Toka gibiydi gözleri
*Garnavursuu donuzlaar
En meşhuruydu sözleri
Seki’de tandırı yakması
Torunları mutlu ederdi
Sıcak şebit ekmek üstüne
Bal ,kaymakda sürerdi
Hep beraber yaşardık
Bir avlunun içinde
Herkes odasına girerdi
Mutlu, neşeli bir biçimde
Yıldızları izlerdik
Tavandaki bacadan
Gözlerimiz büzülürdü
İlk akşam ilk geceden
Şen şakrak,neşeliydik
O çocukluk günümüzde
Hiç doymak bilmezdik
Belli değildi öğünümüzde
Kaçardım köye yazları
Fırsatını bulduğumda
Otobüsün son koltuğunda
Bazen çuvallar arasında
Yaz tatilinin bittiğine
İnanın çok üzülürdüm
Süt dökmüş kedi gibi
Bir köşede büzülürdüm
Şimdi her yer virane
İlk sahipleri nerdeler
Koşuşturmuyor bebeler
Nerede Osmanlı nineler
Köyümüz Ağcalı’dır
Bir yeşillik bulunmaz
Pek çoğumuz hafızdır
Beynamazı bulunmaz
Çok uzaktan görünür
Erciyesin zirvesi
Kışları çok yapılır
Arabaşı ile şipşesi
Yıllar sonra uğradım
Çocukluğumdaki odama
Seyretmek hüzün veriyor
Köyüne gelen adama
Herkes kendi aleminde
Her biri ayrı yapıda
Görürse selam veriyor
Ya sokakta ,ya kapıda
Nerde avluda koyunlar
Bakraç bakraç sütleri
Kapıda ulumuyor artık
*Apal denen itleri
Hani ahır dolusu inekler
At, Katır, Eşekler
Uğramaz olmuş kilere
Oğul veren kara sinekler
Köyün yarısı anamdan
Diğer yarısı babamdan
Geriye kalan akrabaların
Hepsi Kalu beladan
Artık mazi oldu o mutlu günler
Hani eski bayramlar ve düğünler
Şimdilerde kimsesiz defn ediliyor
Akrabasız, kardeşsiz kalan ölüler
Sözde hepimiz şehirli olduk
Evler kira dört duvar arası
Kazancımız ya bir paket sigara
Yada altı- yedi ekmek parası
Yaş yirmibeş sıla hasreti çekerim
Gurbet elde göz yaşları dökerim
İçimde halen o çocukluk günlerim
Ben halen on yaşındayım arkadaş
Selimi;gitmesen bile hep hayalinizde bulunsun
Geldiğin yeri unutma sende köylü oğlusun
Söylemesende sende bunların özlemindesin
Saklama saklamaa sende bir köylüsün arkadaş
Aba: Büyük ana ,ebe,nine
Gucca: Küçük ağa(Yöresel yuvarlama)
Apal: Beyaz anlamında.
Garnavursu :Yöresel yuvarlama Garınağrısı
Kayıt Tarihi : 2.3.2023 12:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!