Ben yoruldum kendimi anlatmaktan,
Siz bıkmadınız üstüme toprak atmaktan,
Yok edemediniz! tarihimi, mazimi, töremi,
Şahit olur dağlar taşlar, dile gelir bulutlar.
Doğuda, batıda her yerde bir iz.., hep biz...
Nasıl bir inanç ki ölümden ötesini görmen,
Kim sana beşbin yıl önceden haber veren.
Uyan uyan diyor, duy sesimi, milletim uyan,
Gelenler var, hepsi bize benzer, bizim gibi,
Kalk ayağa, yürü, uyumak yakışmadı bize.
İşimiz mi çoktu, ömrümüz mü yetmedi,
Beşbin yıl önceden, uyarmadımı seni atan.
Sen kalkmış övünürsün hep geçmişinle,
"Tatlı sözüne, yumuşak kumaşına kanma,
ayırır seni milletinden" diyen, Bilge Kağan.
Türk imiş; toprak olan, taş olan, beklenen,
Sırt dayanılan, el uzatılan, garibi gözeten,
Kafanı kaldır, Kulaklarını aç, duy sesleri,
Atların nal sesi geliyor bak, ta uzaklardan.
Kartal kime yol gösterir, bu gelenler kim?
Altın gibi yeleleri, ufukları süzer bir kurt,
Belli ki çok yorulmuş bizi beklemekten.
Dağ, taş, toprak dile gelir, neredesiniz?
Anadolu dar gelir, birileri bekler bizi ötelerde.
Şimdi, Dünyanın ortasına çadır kurma vakti.
Gardaşımla oturup hasbihal etme vakti.
(Türk devletleri teşkilatı hayırlı olsun)
3 Ekim 2009 Nahçıvan
Kayıt Tarihi : 17.12.2021 10:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!