Zaman zaman beni yoklayan karanlık duyguların birindeyim yine. Ruhum çekilmiş gibi, hiçbir şey yapmak istemiyorum, içimde hiçbir istek yok. Yaptığım şeyler bile belki “mış gibi yapmak” tan öte bir şey değil. Adeta zamanını doldurmaya çalışan ölü bir bedenim. Hayatın bir avuntu, bir oyalama ya da kendini kandırma – artık her ne boksa – olduğu hissi üzerime çöküp duruyor. Hayatın gerçeği bu olamaz diyorum ama günbegün ansızın bu düşünce benliğimi sarmalıyor. Ve hayatımın geri kalan birçok anında ne yaparsam yapayım ya da her kime dönüşürsem dönüşeyim bu duyguyla yüzleşeceğimi, en çok da bu duyguyla savaşacağımı biliyorum. Mutlu bir anımı yakalayıp o anda donsam… O anın içinde kaybolsam, tüm karamsar duygularımı silip atsam… İçime bir zehir gibi bu karamsar duyguları akıtıp giden her kimse/neyse lanet okusam… Ben lanet okumayı bilmiyorum ki… Biliyor muydum?
Günler sanki hep böyle geçip gidiyor. Birbirinin aynı olan günler… Gün artıkları mı demeliyim yoksa? Bir iyi, bir kötü günler… Bir tarafta her şeyi bir kenara bırakıp ayağa kalkan ve hayata devam etmek zorunda olduğunu bilen benliğim; bir tarafta beni boğup duran, üzerime karabasan gibi oturan başka bir benliğim. Nihayetinde hiçbir şey yapmak istemeyen, hayatın içinde asılı bir ben…
Hiçbir şeyi boş veremiyorum, hiçbir şey yokmuş gibi davranamıyorum, yaşadıklarımı unutamıyorum. Ben bir insandım, insan müsveddesi değildim ki bunları başarabileyim. Bir kalbi kırıp hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım; bir insanı mutsuzluk içinde bırakıp hayatıma kaldığı yerden devam edemezdim; birini sömürüp, kullanıp vicdanım yokmuş gibi yaşayamazdım; birine yok yere en ağır sözleri söyleyip iyi bir insanmışım gibi nefes alamazdım; beni seven, değer veren birini manipüle edip psikolojisini zorlayıp terk edip gidince kendimi haklı çıkaramazdım. Haksız yere bunların herhangi birini olurladığımda ben bir insanmışım gibi nasıl ortalıkta dolaşabilirdim? Bunların hiçbiri haklı olunsa da nasıl yapılabilirdi? İnsan olma gururuna/onuruna sahip biri, iyi bir insan kalbi bunları yapamazdı ki.
Ya yaptıklarınla, söylediklerinle, tüm kötülüğünle bir insana insan müsveddesiymiş gibi hissettirip affedilmeyi nasıl beklerdin; başka birinden veremeyeceğin güvenilmeyi, saf sevgiyi nasıl isterdin? Bu meziyetlerin hiçbirine sahip değilsen bu hayatı doğru bir şekilde yaşadığını nasıl söyleyebilirdin? Ve onca şeye rağmen hala vicdanın rahatmış gibi hissediyorsan senden daha büyük bir insan müsveddesi olabilir miydi? Yine de hayatının bir dilimine birini öldürüp gömmek, bir insan müsveddesinin yaptığı en ağır şeydi. Ve hangi insan müsveddesi, bu ölüleri unutabilirdi ki?
Sancar CanKayıt Tarihi : 15.8.2025 00:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!