kıyamadım masumiyetinle yurken,
hatıraları almaya
böyle gitmem, affedilir gibi değil!
biliyorum...
oda birden yabancılaşt,
hissedilen bir tek ayrılık kokusu:
yanından kalan ben değilmişim gibi
kollarında bıraktığım boşluğa bakıyorum,
bitti dediğimde ıslanan kirpiklerinse hala nemli
onları silerken bıraktığım dokunuşumsa
yerli yerinde...
ev mi ağırlaştı yoksa ben mi hafifleştim bilmiyorum!
yine de ayaklarım kalmak için direniyor,
gecenin kalıntılarıysa
gerçeği uzatıyor önüme...
kapının pervazına dayanıp bir rüyayı,
yani seni izliyorum!
günün aydınlığı aynayı parlatıyor;
değişmeyen sesler
pecereden sızmaya başladı bile
karanlıkta görünmeyenler
bütün çıplaklığıyla ortada...
acelem varmışcasına içime
yetişememe korkusu düştü;
sabahın yedisinde dün kendimin
bu gün bir başkasına ait odayı bile
bu yüzden darmadağınık bıraktım:
bir tek geldiğim ceketi alıp
neşeyle geldiğim kalbinden,
yas içinde gidiyorum...
hayret!
nasıl dayılların ağırlığını taşıyor
hayalet olmaya başlamış bu beden;
yoksa
öldümde yaşıyorum mu sanıyorum!
yazılmayan son satırda,
son öpücüğü de alnına bıraktım
ıslaklığını uyanınca silersin...
yaptığım affedilir gibi değil
biliyorum!
ayak seslerim gele de sus,
sakın kapıyı kapamadan uyanma esaretim!
bu filmi başa almak için
makinist olmak gerek ya da kaderci...
geçen günleri tatlı bir sarhoşlukla
ruhuma taşıdığım yeterli:
ses çıkarma sakın,
firar ediyorum geldiğim gönül sarayından!
01/02/2002
İlknur KöknarKayıt Tarihi : 9.7.2006 02:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)