Serin bir sabah özlemine yanarken
Tüm selamlarımı askıya alıyorum
Dünya senin olsun
Ben gidiyorum...
Ateş renginde güller yetiştirdim
Avuçlarda ceylan pınarım
Tütünüm,tabakam,çakmağım
Dağ yamaçlarında kalmışlığım var heybemde
Kan ter içinde
Yokluğuna korkarken
Varlığına üşürdü gece
Bende üşürdüm
Ama yok artık yitirilmiş türküler
Dar ağaçları kurma düşlerime
Hayalim yok
Yağmur yağar nemim yok
Artık üç kuruş değerin yok
Herşey senin olsun
Ben gidiyorum...
Cayır cayır ezanlarda vedalar
Kenarlarda kartallara kardaş demişim
Oturmuşum yeri gelmiş vefayla
Bi akşam yemeğine nice canlar vermişim
Ulan bide kahbe kurşun girmiş yüreğe
Sevda denende adına
Bitmişim, tükenmişim...
Ama görmemişsen
Yatağında cehennem olmuşum
Bi soluk terlememişsen
Şimdi ne götürem firarıma
Kahbeliğimi, rezilliğimi
En fenasından ihanetimi
Eyvallah demem, al senin olsun
Ben gidiyorum...
Gübresinden davarın derdini bilirdik
Gece karanlığa verip sırtımı
Karşı dağlara yıkıp yurdumu
Safahata gam kaldırırdık
Bi seni tanımamışam
Sanki isteğimiz katıktan ötemiydi
Niye kandın üç-beş çula
Sırtın yukamıydı?
Ah ulan herşey bir söze tutsak
Bi ceketim bi canım
Gayrısı yasak
Zenginin sefaleti
Ahımın kıyameti
Kahbenin akıbeti senin olsun
Ben gidiyorum...
Kayıt Tarihi : 28.11.2009 13:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)