Ben Düşmezdim Bu Kadar

Muhammed Enes Akçay
13

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ben Düşmezdim Bu Kadar

Esselâmu Aleyküm.

Kağıt, kalem, gökteki hilâl, puslu vakit, buğulu rüzgar,
Vanası bozuk gözler, savrulan düşler, titreyen eller, yıkanan kirpikler.
Hırıldayan ciğer, alkış tutan dişler, dövülen dizler,
Ta içimden gelen sesler.

Öyle bir derde düştüm ki,
Ben düşmezdim bu kadar.

Sabah namazını kılmadım,
Öyle yorulmuşum ki gözüm açılmadı.
Öğle namazını kılabilmem yirmi beş dakika sürmüş.
Durası kalbim, kopası düşüncelerim, kırılası ellerim.
Akşam geçti, yatsıyı kılmadım.

Kafayı üşütmekle suçluyorum kendimi.
Çok güvendiğim nimet, aklım.
Peh,ne akılmış, kendine güldürür, kendi ağlar.

Ne kalem taşır, ne kağıt kaldırır hislerimi.
İmanımı sorguluyorum,
Sanki düşerken şeytan kucaklamış beni.
Henüz ağlayabiliyorum,
Belki bundan dolayıdır bu taşkınlığı gözlerimin.

Zıplayan şakaklar, sulanan yanaklarda yolunan sakallar,
Isırılan dudaklar,
Selam size yorgun düşler, ani düşüşler.

Ben düşmezdim bu kadar, ne oldu bana?
Kendine gel Âdemoğlu, ne oldu sana?

Neden bitmiyor bu kahve? Neden ağzı bozuk bu fincanın?
Neden kül rengi bu masa?
Neden ayakları sızlıyor?
Neden boş paketler masada?
Neden ağzına kadar dolu bu küllük?
Neden ağlıyor bu seccade?
Ne oldu bana?
Ben düşmezdim bu kadar.
Ben düşmezdim bu kadar.

Bıçaktan daha keskin,
Ateşten daha sıcak,
Çocuktan daha çocuk,
Beyazdan daha temiz bu bakışlar,
Nasıl olur da yalan olabilir?
Ben düşmezdim bu kadar.

Nasıl olur da içtiğim kahveden acı,
Gurbetin soğuğundan da zemheri bir hal alır,
İç ısıtan bu bakışlar.
Ben düşmezdim bu kadar.

Sirenler çalıyor beynimde,
Dumanlar tütüyor tepemde,
Ve sözcükler intihar ediyor,
Kalbimden ellerime.
Sirenler susmuyor beynimde,
Dört şeritli yolda,izin vermiyorlar ambulansın geçmesine.

Ben düşmezdim bu kadar.
Bu kaçıncı yara,
Kül tablasında bilmem kaçıncı sigara.
Ben düşmezdim bu kadar.
Ne oldu bana?

Keşke dilimi ısırsaydım,
Keşke ayağımı vursaydım kapının köşesine,
Keşke kafamı vursaydım duvarın sivrisine.
Daha az acırdı,
Daha az acıydı bunlar düşüncelerimden,
Kendime sarf ettiğim azardan.
Keşke yirmilik ağrısı çekseydi de sızlamasaydı dişlerim bu kadar.
Keşke,
Keşke sönmek bilmeyen bu sigara yerine,
Yazdığım mektubu yakarken ısınsaydı ellerim sobanın üzerinde.
Sahi, ben düşmezdim bu kadar,
Ne oldu bana?

Kahve bitti, su bitti, aş bitti, gözümde yaş bitti,
Duvarda asılı saz, gönlüme gelmeyen yaz,
Biçâre gönül, ah, gayrı şu oyunu boz.
İftihar ettiğim akıl, sen de şu bulmacayı bir çöz.
Ben düşmezdim bu kadar,

Aldandım.

Bütün bilimlerin hükmü kalktı,
Ne mantığa sığar bu yaşananlar,
Ne felsefesi olur bu olgunun.
Üstelik,fizik kurallarına da aykırı bu bakış açısı.
Tefsiri yazılsa bu bakışların, kitaplığıma sığmaz yüklediğim manalar.

Artık,iki artı iki dört etmiyor.
Artık,ne gözler kalbin aynası,
Ne sözler bir parçası edebiyatın,
Ne tavırlar belirtisi psikolojinin,
Ne de birer parçasıyız bu siyasetin.

Mevsim değişir, yaz gelir üşüyen beldelere,
Yönetmen değişir, roller değişir.

Düştüğüme sinirlenen benim,
Dizi kanamış bir çocuk gibi ağlayan benim.
Ne kadar güçlüyse, o kadar ağlar insan.
Ben düşmezdim bu kadar, ne oldu bana ?

Muhammed Enes Akçay
Kayıt Tarihi : 31.5.2023 19:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muhammed Enes Akçay