Kapılarımı açan sahte güneşler utansın aşkımdan
Aşkımsa beni yatak denen bir kuyuya esir etti
Benim su bulmak istediğim yer uçurumdan
Şelaleye karışırken güneş bana eşlik etti...
Pusu kurmuş kurt köpeklerinin oltası olmaktan bıktım
Kurtla balık çiftleşse güneş doğar deniz altından
Ben kendi pullarımı o şeyin ateşinde yaktım
Ve şimdi tütsü kokar bedenim en alasından...
Bir kağıt fabrikasında baca olmuş benim gözlerim
Gönlümse en iyisinden dördüncü hamur kağıt
Gözyaşlarımı döksem kalbime onu ziftle süslerim
Bir yağmur olsam karabulutlar yakar bana binbir ağıt...
Kendimi güneşsiz doğan bir mantar gibi hissediyorum
Dağıtsam kafamı dört bir yana yeni dizeler doğar
Her bir kelimemle seni solucan gibi yansıtıyorum
Ve köklerim toprak altında aşkımı sözüyle boğar...
Doğduğumda bir taşmışım annem öyle anlatırdı
Yıl geçtikçe bir rüzgar, bir soğuk vurmuş bu gövdemi
Rüzgarla soğuk arasında atladığım bir sözcük vardı
O da senin nefesindi, peki hâlâ seninle mi? ? ?
Sözde on yedi kıta olacaktı benim şiirim
Fakat ben daha on yedinci dizede pes ettim
Şimdi kalemi kırılmış, kağıt yoksulu bir şairim
Ve ben seni elimde bir tahta parçası etmiştim...
Kayıt Tarihi : 30.3.2011 11:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!