Ben demiştim...
Ama herkes sustuğuma odaklandı.
Çünkü haklı olmak, yüksek sesle söylenmeyince fark edilmez ya hani...
Benim de sesim kısıktı.
Kalbim konuşuyordu, kimse duymuyordu.
Oysa uyardım. İnce ince söyledim.
Sana değil, belki doğrudan yüzüne değil
ama hâl tavırla, gözle, suskunlukla söyledim.
“Bu böyle olmaz,” dedim.
“Bir şeyler eksik gidiyor,” dedim.
“Benim kırıldığım yer küçük değil,” dedim.
Ama sen…
Sen sadece duymak istediğini duydun.
Geri kalanı arka fonda boğuk bir uğultu gibiydi senin için.
Şimdi o uğultu çınlıyor kulaklarında, değil mi?
Biliyor musun?
“Ben demiştim” demek zafer gibi görünür
ama aslında içinde buruk bir yorgunluk taşır.
Çünkü insan en çok haklı çıktığında yorulur.
En çok beklediği olduğu zaman hayal kırıklığına uğrar.
Ben seni kaybetmek istememiştim.
Ben sadece bazı şeylerin senden önce farkına varmıştım.
Ama ne oldu?
Gittin. Kırdın. Küstün.
Belki de seni en çok seveni en sona yazdın.
Listeyi aceleyle kapattın.
Şimdi yeniden yazmaya kalksan kalemin mürekkebi yetmez.
Ve işin en garibi…
Ben hâlâ seni suçlamıyorum.
Çünkü her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna inanmak istiyorum.
Ama bu inanış, haklılığımı değiştirmiyor.
Ben demiştim…
Çünkü seni ezberlemiştim.
Gözlerinden niyet okurdum.
Susmandan niyet çözerdim.
Ve senin suskunluklarının en tehlikeli zamanlarını bilirdim.
Ama benim en yüksek çığlığım da sessizliğimdi.
Sen duymadın.
Şimdi yankısı içinde büyüyor.
Haklı olmak güzel bir şey değil.
Ama bazen insanın kendine borcu oluyor.
İşte o yüzden tekrar söylüyorum,
bu sefer içimden değil, yüksek sesle:
BEN DEMİŞTİM….
Ve haklılığım senin yokluğuna değil,
kendi vicdanıma karşı aldığım en sessiz ödül.
Kayıt Tarihi : 27.6.2025 22:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!