iki hece de vardın mı varacağın yere..ben de..
kırmızı düşler kurdun mu gri denizlerin köpüklerinde..ben de
oysa gösterişli söylevlerle sena ediyordun
zifosa bulanmış hayvanları değil mi..ben de..
aşkın liberal yanlarından savaşçıl bir kuşa dönüştünüz
sen ve kırılganlığın olan ateş suların değil mi..ben de..
semantiğe lanet olsun kalbimizi kırdı her seferinde
kırsal yerçekimleri bürünüp metropol salaşlıklarının üstüne şal niyetine..
mehteran buyruğuna baş kesip saraya kamerasız girdin..ben de..
sesini krank milinden dirilten mekanik yanlarına dokunuyorsun şehrin ve
geceyi bir tasarruf mevsimi sayanların
kaburgalarına tekmeler basmak iştiyaki dolu içinde
kar deyince igloyu değilde eskimonun karısını düşleyen engerekler kusuyorsun değilmi
antarktika beyazlığına
evet evet..ben de..
sıkıcı bir yaz değildi bu geçen
seri malı bir terlemeyle ıslatmadınız düşkovanlarınızı
nar kırmızıydı ve güzeldi..tanesiz olması bahsin dışında
kızların gözyaşlarından dantelalarına daha az rüya düştü ama olsun
daha bol tıkırdadı geçen yaz klavyeler
sibernetik boşlukta düşler devşirmek için
içinden kapkara bir köpek kusmak geçmiyor mu Allah için söyle..
kum yiyesin yok mu senin de selimin ordusunda bir nefer olup
var biliyorum..benim de..
eskiden püsküllü bir entariyle epeyce yaşamış benim annem
gençliğinin bütün hayalini bir fiyonkta sezinlemiş olan babaanneme gelinlik ederken
elma dişlemenin inceliklerini bilen bir kızım olmaması ne yazık
soyağacımda bir bulut resmi duruyor olması ne tuhaf
ne kadar kırık bir kine sahibim ki derimde yüzme öğreniyor
akrabam olmayan bazı detaylar..
kınında kan terleyen bir kılıç olmaya çokça aday
bir sükuneti koşturmuyor musun söyle sen de cerebral korteksinde
ben de..ben de..
zevkinden dört bucak yedi iklim kaçtığımız
bir endişe değil midir aslında kelam
bir yangı'nın matematiksel formülasyonu değil mi söz
sızlamaya dönüşen bir endişe değil mi kalbimizi
kafatasımıza yaklaştıran bu cinnet
senin gözyaşın kırk ikindiden daha değerlidir o zaman dostum bende
dünyanın her yüzeyinde bir düzey üstte olmak levazımı ile
yorulan kıçlarımıza batan bunca iğne de
bu kışı yorgun bir uçurtma olarak göklerde geçirmemiz önündeki
en büyük engel değil mi sence de
kaldıraçsız bir iskeletin frontalinde
dişlek bir kızın kızıl yansıması yok mu sence de
inorganik yetkilerle mühürlediğimiz her zamane piçi
kaldırımlarda bize omuz atıyor olmasa bu çekilir bir şeydir belki de
ama snob zırlayışlarla içinin köpeğini havlatanlara sövesin yok mu senin de
aşkından ağlayası olmayan ottan yapılmış ilaç kesmez başağrını dostum
cennete arka kapıdan alınacak birisin işte..ben de..
sen sözlerle içimi yumaya devam et
ben semazenleri oyalarım sen git
hıçkırma seansına yetiş bir an önce
sonra yanına aldırırsın beni de..
m.M..
Münzevî MuhayyelâtKayıt Tarihi : 20.12.2010 01:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!