Ben yüreğim sevdaya düşsün istememiştim
Meğer bu kalp ağrısı bayram hediyesiymiş
Bahar aylarına rastlayan bir Ramazan Bayramıydı.
Evinizi henüz yeni öğrenmiştim.
Birkaç sokak ötemizdeymişsiniz.
Bir iki kez geçtim, görürüm diye,
Seni, evinin içini ve aileni
Kapınızın ardı nasıl,
bahçeniz, avlunuz, odalarınız…
merak ediyordum,
anneni, babanı, kardeşlerini…
Belki çoçukçaydı, ama meraktı.
Sen benim yüzüme gülen ilk kızdın,
Sen gözlerimin içine bakan ilk…
Sen varlığımın farkına varan ilk…
Bayram kaçırılmaz fırsattı
Ellerinden şeker, kolonya almak,
Annenle, babanla, kardeşlerinle
Tanışmak ve konuşmak istemiştim
Kapınızdan içeriye girince, önce seni gördüm
Zarif ve ince…
İlk kez seni önlüksüz görüyordum
Meğer okul önlüğü nasıl gizlermiş seni
Uzun, düz, kırmızı eteğin,
Sırtında hırkan, içinde gömleğin,
Örgülerinden kurtulmuş,
Omuzlarına tel tel düşen saçların,
Elinde tepsi,
Üstünde şekerlik ve kolonya şişesi
Karşımdaydın, baktın ve gülümsedin.
Ne avludaki inciri, ne bahçedeki gülleri,
Sadece gülen yüzünü, tepsi tutan ellerini
Anne, babana çevrilen gözlerini görebildim
“Bayramınız kutlu olsun” demiş miydim, bilmiyorum
Şekerinden, kolonyandan almış mıydım, bilmiyorum
Bir ceylan yüreği gibi ürpermiştim, biliyorum
Belki çocukçaydı, ama tatlıydı
İçimi ısıtıyordu varlığın
Yüzün, gözün, sesin bir bambaşkaydı
Sana karşı bütün hissettiklerim
Her erkek çocuğunun kızlara duyduğu sıradan ilgi,
Gelip geçici bir heves olmalı,
Ama asla bir aşk olmamalıydı.
Varlığın varlığım için bir ön şart
Haline gelmemeli,
Bağlanmamalıydım, yaşım küçüktü
Yolum uzun, hedeflerim büyüktü
Sadece bayramını kutlamak istemiştim
Ben bu yürek sevdaya düşsün istememiştim
Kapınıza yönelten aşkın çağrısı imiş
Bana bayram hediyen bir kalp ağrısı imiş
“Benim sınıf arkadaşım” diyerek tanıttın anne, babana
Sonrasını ise onlar sordular
“Eviniz buralarda mı”, “annen, baban kim” gibi…
Ne cevaplar verdim, bilmem, inan ki
Ayaklarım yerde değildi sanki
Beni sevmişlerdi, hissediyordum
Söylenen her kelimeyle birlikte
Kalbimi kalbine iğneliyordum
Biraz zaman geçince etrafıma bakındım
Avluda kapı yanında duran iki incire,
Dama doğru uzanan asmalara,
Bahçede boy veren üç gül dalına,
Yaşadığın evin her tarafına,
Sana tutulduğum gibi tutuldum.
Ya nefesin onlara bu tılsımı, güzelliği vermişti
Ya da benim sana bakan gözlerim…
Kapınızdan gitmek istemiyordum
İçimde sonsuz bir huzur, mutluluk
Bu ilk hissettiklerimin hoşluğu
Yanında bulunmanın sarhoşluğu
Birazdan bitecekti, biliyordum
Istırabın dışarda durduğunu
Sensizlikte beni bulacağını
Biliyordum, gitmek istemiyordum
Ne etsem ne yapsam bilemiyordum
Söylenecek sözler de tükenmişti
Artık kalkıp gitmek gerekiyordu
Bu kapıdan ayrılınca bir daha
Böyle kolay girebilecek miydim
Her istediğimde seni böylece
Evinizde görebilecek miydim
“Hoşça kalın” demiş miydim inan ki bilmiyorum
Elinizi sıkmış mıydım onu da bilmiyorum
Adımlarım değişmişti, bunu hatırlıyorum
Bundan böyle gelebileyim diye
Çekingenliğimi, korkularımı
Kapınızın eşiğine bıraktım
Bir de yüreğimi gül dallarına
Sana müptelalığım
Kapından uzaklaştıkça çoğaldı
Artık varlığın varlığımın vazgeçilmez şartıydı
Artık kalbimde ağrı, göğsümde sızı vardı
Yaşım küçük, hedefimse büyüktü,
Sevecektim ve sevdirecektim
Sadece bayramını kutlamak istemiştim
Ben bu yürek sevdaya düşsün istememiştim
Kapınıza yönelten aşkın çağrısı imiş
Bana bayram hediyen bir kalp ağrısı imiş
Kayıt Tarihi : 26.1.2004 20:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Diyesim geldi...
TÜM YORUMLAR (1)