Ben Böyle Değildim Şiiri - Ergün Bilgi

Ergün Bilgi
39

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ben Böyle Değildim


Ben Böyle Değildim

Aşım
Buğday çorbası
Katığım öğün aşımı
Yarım yavan ekmek

Biilaç
Can vermiştim bu vatan için
Yedi düvele karşı
Şarkta, garpta, boğazda
Soğukta
Ayazda
Nefes nefese
Göğüs göğüse
Malım, canım,
Evladu iyalim bir namlu ucunda
Kaymazdı gözüm
Ne mahreme
Ne harama
Taş pişirirdim de kazanımda
Vermezdim onurumdan bir tutam ödün
Ben böyle değildim

Sarılarak donmuştum kardeşime hani
Ayazında,
Allahüekber dağlarında
Yanmıştım kıyamette, karda kışta
Karakışta
Son durağım Sarıkamışta
Aynı dili konuşmuyordum belki
Ama aynı dinden almıştık
Ölümüne kardeşliği…
Kardeştim
Vatandım
Bayraktım
İmandım ve insandım
Ben gayrı değildim

Semada
Mevlana’nın huzurunda
Vecde gelip insanı kamil olmuştum
O saki
Ben aşık
Başım dönmüştü
İçmiştim mesneviyi yudum yudum
Bulmuştum da kendimi, söz vermiştim hani
Ya olduğum gibi görünecektim
Ya da
Olacaktım göründüğüm gibi
O gördüğün ben değildim

Dosdoğruydum
Dürüsttüm
Dümdüzdüm
Taptuk gibi, Yunus gibi, taşıdığım odunlar gibi
Bir ömür, kırk yıl
Doğru konuşurdum eğri otursam da
Neydi dervişlik!
Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil
Gönlünü derviş eyleyen hırkaya muhtaç değildi
Akardı gönlümden duru, berrak, billur bir su
İçimden dışıma, dışımdan içime
Yumuş, yıkamıştım nefsimi
Cam gibi
Su gibi
Gönüllere değen yağmurdum
Gönüller yıkan ben değildim

Susamıştım da
Yesevi’nin ırmağından hikmet içmiştim doya doya
Peygamberi, Allah’ı sevmiştim görür gibi
Kılıçtan keskindi vicdanımda
Hak ve Hakk’ın hükmü
Haksızlık karşısında susan ben değildim

Hacı Bektaşi’nin rahlesine diz çökmüştüm
Yemin etmiştim
Neye?
Elime, belime, dilime
Bir de mukaddes dinime
Yemininden dönen ben değildim

Pir Sultanla deyişlerde coşardım
Ve aşığıydım
Yoktur cehennem dediğinde dal, odun
Herkes ateşini buradan götürür derdim
Ne geçtiyse elime hepsini
Nefsime
Ateşime…
Oysa ben ateşi sevmezdim
Cehennemden değil
Düşeceğim cennetten korkardım
Ateşe uzanan el ben değildim

Eğilmezdim
Bükülmezdim
Dimdiktim elif gibi
Zerrece tamahım yoktu şu dünyanın varına
Rızkı veren Hüda’ydı
Kula minnet eylemezdim Nesimi gibi
Sıratı mustakim üzere gözetirdim rahimi
İblisin talim ettiği yola
Minnet eyleyen ben değildim

Semerkant'tım Buhara'ydım
Şarkı yarıp nice kanallar açmıştım
İlim, hikmet akıtmıştım dünyaya
Okunmuştu ezanlar kulağıma
Derin derin manalar vardı adımda
Mümtazdım,
Mümindim
Mütebessimdim
İlmin kapısı Ali,
Adaletin direği Ömer Faruk'tum
Ve Haluktum güzel ahlakın timsali
Adildim
Cahil ve zalim değildim

Ben Horasandım
Anadolu'ydum, Rumeli'ydim
Asya'ydım, Afrika'ydım
Küheylanlar çatlardı üzerimde
Söküp ciğerimi gömdüğüm Avrupa'ydım

Cesurdum,
Karaydı gözüm
Yakmıştım hani gemileri
Çağlardan çağlara taşımıştım ulu şehirleri
Endülüste Tarık Bin Ziyat, İstanbulda Mehmet'tim

Birdi özüm sözüm
Yetkindim hükümler çıkarmaya
Fakı’ydım Anadoluda, Rumelide Akşemsettin
Haram kılmıştım hani gülmeyi kendime
Hatırlat o sözümü ey imam
Sorarlarsa, Kudüs'te Selahattin

Düşmüştüm çöllere kudretin izinde
Yemenden türküler yakmıştım
Acı acı
Hani ashabı kiram da dönmüştü
Büyük seferden
Tebükten…
Bir çağrı vardı iki cihan peygamberinden
Küçük cihattan, büyük cihata
Kuran ve sünnet üzereydim…
Heyhat…!
Ne zamandı kendi içime seferim
Titrettim cihanı
Lakin büyük sefere yazılan ben değildim

Oysa bir ben olmalıydı kendi içimde
Bir ben!
Yakamdan sarsacak sendin, ben değildim

Ergün Bilgi

Ergün Bilgi
Kayıt Tarihi : 31.1.2021 05:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ergün Bilgi