Ben; kara dağların, kara bahtlı adamı,
Dağların oğluna, mekân olmuşum.
Ben, çatlamış sabrın, taşan ayranı,
Kürre-i Arz, oluşurken doğmuşum.
Ben; Nemrut’ta, Süphan’da ağaran şafak,
Ben; Rahva Ovası’nda sararan başak,
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Sayın Lââ Lemân'ın, sayfama verdikleri şeref, onurla kabullenişmiştir. En kalbi duygularımla, başarı ve mutluluk dileklerimle...
Tek kelimeyle harika...Gönlünüze kaleminize sağlık kutlarım.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta