Şöyle bir düşünüyorum da, zaman zaman tuhaf davranışlar gösteriyorum galiba. Ne “ galiba ” sı canım, tuhaf davranışlar gösterdiğimden eminim. Eğri oturup, doğru konuşmak gerekirse yani. Sonra kınıyor ve sorguluyorum kendimi: ” Neden böyle yapıyorum ben? ” Ve soruyorum kendime: ” Yoksa ben birazcık deli miyim? ”
Gösterdiğim acayip davranışlardan örnekler vereyim de siz karar verin birazcık deli olup olmadığıma. Alın işte çok taze bir örnek. Hani televizyonda sıcak haberler vardır ya, onlardan biri gibi: Daha iki gün önce pikniğe gittik ablamlarla, arkadaşlarla. Güzel bir piknikti. Çok güzel vakit geçirdik. Pikniğe, eniştemin halası olan bir hanım da geldi yeğenleriyle. Hani “ Ağzından bal damlıyor,” derler ya, öylesine tatlı dilli biri. Zaman zaman ona tesadüf ediyorum ablamlarda. Az-çok tanıdığım biri yani.
Neyse, akşamdan sonra piknikten döndük. İşte her akşam yaptığımız şeyleri yaptım. Televizyon izledim biraz. Kitap okudum, sonra birşeyler karaladım şiir niyetine, falan. Saat onikiye gelmeden yattım. Yorulmuşum piknikte. Zaten pikniklerin yorgunluğu, eğlencesinden daha fazla.Özellikle bayanlar için.
Yattım ama, neden bilmem bir müddet uyuyamadım. Uyumaya çalışırken geçirdiğim günü düşündüm; “ Piknikte şöyle yaptık, böyle yaptık, şu şöyle demişti, bu böyle demişti,” gibi. Derken, eniştemin halasının ne hoş bir kadın olduğunu düşündüm. Sesi kulağıma gelir gibi oldu. Mısır patlar gibi çıtır çıtır konuşan bir kadın. Neydi kadının adı, o an hatırlayamadım. Ama iyi biliyorum canım, az sonra hatırlarım. Düşündüm düşündüm, hatırlayamadım. Allahallah! Başka şeyler düşünmek istiyorum olmuyor; aklım gidiyor, kadının aklında takılıp kalıyor. Neydi... Neydi.... Neydi kadının adı...? Tüh! Bir türlü çıkartamıyorum.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman