Ben bir Anayım Anadoluda, Mezarım sahipsiz

Nuri Can
407

ŞİİR


96

TAKİPÇİ

Ben bir Anayım Anadoluda, Mezarım sahipsiz

Ben bir Anayım Anadoluda, Mezarım sahipsiz

Anayım ben anlıyor musun? Üşüyorum mezarda, İkliminize ihtiyacım var, gönlünüzün sıcak yerlerine alın beni. Yüreğinizin ince tüllerine sarın, üşüyorum... Soluğum dumanlı soğuk bir kış mevsimi. Duyuyor musunuz? ... Bu kuş uçmaz kervan geçmez diyarlarda kimsesiz bıraktınız beni… Dilsiz ve sükut… Sancı dolu, acı dolu, keder dolu bir kısık feryat'ım şimdi...

Anayım ben ey oğulcuklarım, kızlarım, kızanlarım, çocuklarım, ben Perihan Ana bu yerlerin öz Anası, bu yerlerin öz gelini, bahtsız, kimsesiz, tesellisiz kalmışım şimdi... Nerdesiniz?

Hasta yatağımda kıvranırken de yoktunuz, mezarım kazılırken de, mezarımın üzerini otlar kaplarken de yoksunuz....

'Yaşlı bir çınarım ben ulu mu ulu
duyun beni ey, tanıyın beni
ben Zaza güzeli, ben kürt kızıyım
ben yörük esmeri. ben laz gelini
ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim
kıbeleyim ben, helenim, belkısım
kezbanım, nergizim
mezopotanyayım, likyalı prensesim
fatmayım, emineyim, cankızım
namert ellerimle doğurdum sizi
duyun beni tanıyın beni
ben Anadoluyum'

Ben Kezban nine, Perihan Ana Cafer ağanın yeni gelini, Anadolunun özbeöz Anası. Bahar kadar güzelim, toprak kadar kavruk, dünya kadar yaşlı... Munzur kadar acılı... Nerdesiniz? ... Terkedip gittiniz buraları...

Ben kocası savaşta dönmeyen Peri gelin, ben gencecik oğlunu yitirmiş Gülsüm Ana, ben Sırma teyze, ben Periza Ana, Elif Ana, ekmeğinizi pişiren, çamaşırınızı yıkayan, sizi doğuran, üzerinize titreyen Zilif Ana...

Ben bir Anayım anadoluda
yas içinde yaşadım, karalar içinde
her gün küçük çocuğumu kilitleyip evime
yanıma alıp kızamıklısını her sabah
belime bağladığım ekmek çıkınıyla
çapaya, çifte, oduna gittim...

Şimdi kanadı kırık kuş olmuşum üşüyorum mezarımda, üzerimde bir dua okuyan, hani yılda bir kez de olsa bir anan, arayan, soran yok. Üşüyorum mezarımda...

Sesinize hasret kalmışım. Öyle kimsesiz, yetim, kadersiz... Ah ne kadar da uzağımdasınız.... Bilemezsiniz? Ana yüreği nasıl yanar, anne kokusu nedir? Unuttunuz hepsini.

Bilemezsiniz sizi dokuz ay karnımda nasıl taşıdığımı, hastalandığınızda dizlerime yatırıp uyuttuğumu, şefkatli ellerimle saçlarınızı nasıl okşadığımı, beşiğinizi sallayıp ninniler söylediğimi sabahlara kadar, sizin için gülüp, sizin için ağladığımı...

Ben bir anayım Anadoluda
yoksuluk içinde yaşadım, yamalı giysiler içinde
kazma saplarında, buğday başaklarında
haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime
orak biçtim tarlalarda
ellerim nasır, tabanlarım yarık
çatlak çatlaktı dudaklarım
demedim kimseye niye çatladığını...

Bilemezsiniz ana yüreği nasıl ağlar, nasıl yanar cayır cayır, nasıl ızdırap damlar gözlerinde yavrusu ayrıldığında, bilemezsiniz? ... Bilemezsiniz hastalandığınızda, okula başladığınızda, askere gittiğinizde, kızını gelin verdiğinde, asker mektubu aldığında nasıl ağlar bir Anne? ...

İşte güz geldi yine, yine yoksunuz. Dökülen her yaprak yaralıyor yüreğimi, nasıl da üşürüm kimsiz, kimsesiz, sahipsiz...
Mezarımın üstünde solan gül, boyun büken sümbül nasıl da burkuyor içimi. Gözümden her damlada fırtınalar eser, haykırır başı karlı dumanlı dağlara.. Üzerimde geçip gittiğinde Turnalar, kanat çırpışını duyduğumda nasıl da özlerim sizi, nasıl da haber bekler gözlerim...

Gelmeseniz de yanı başıma yılda bir kez de olsa, yine canınız yandığında Ah! Anne diye haykırdığınızda içim parçalanır....
Taş olsam dayanırım, toprak olsam dayanır
ama ben bir anayım

Bir an olsun aklımdan, yüreğimden çıkaramam sizi. Ben Anne'yim. Anadolu'yum yani hep sizi düşünen.... Sizin için üzülen... Bilmelisiniz ki, en sıkıntılı anlarınızda, etrafınızda kimsenin bulunmadığı anda hep yanınızdayım, sizinleyim, ben anayım çünkü.... Anneyim ben, annelerin en acılısı en fedakarı... Anneyim ben, sevgiyim, şefkatim, baştan sona hasret....Ah bir bilseniz aklımdan neler geçer? Yüreğimde neler var? Bilemez siniz? ...

Koyunlarım, kuzularım dağılmış, kurt dalmış sürüme yoktur sahip çıkanım, ocaklar sönmüş artık duman çıkmıyor bacalardan... Dağlar ıssız, hasretler susuz... Kapılar kilitli, Köyler viran, kuşlar eskisi gibi ötmüyor artık...

Ben bir ölüyüm artık, sahipsiz yıkık bir mezar... Bir rüzgar kokunuzu getirir bazan yüreğim sızlar... Hayalinizi görürüm bazen, dokunmak isterim dokunamam, ellerim bağlı, kollarım kırık... Konuşmak isterim konuşamam, dillerim bağlı... Ağlarım öylesine sahipsiz, öksüz, kimsiz, kimsesiz...
Her sabah rüzgarında titrer yüreğim mezarımın üstündeki otlar gibi... Üşürüm öylesine, üşürüm... Üşürüm... Nerdesiniz...

'Anne girdin düşüme.
Yorganın olsun duam;
Mezarında üşüme'.

diyen kimsem yok artık...

Nuri CAN

Nuri Can
Kayıt Tarihi : 9.5.2009 11:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Figen Gül
    Figen Gül

    harika bir şiir okudum kaleminizden,kutlarım. sevgiler saygılar

    Cevap Yaz
  • Hayriye Pürtül Gaygın
    Hayriye Pürtül Gaygın

    Yorum yok...Okudum ve her dinlediğimde gözüme yaş indiren türküyü açtım yine...

    Şu dağlarda kar olsaydım
    Bir asi rüzgâr olsaydım
    Arar bulurmuydun beni
    Sahipsiz mezar olsaydım...

    Cevap Yaz
  • Yılmaz Garip
    Yılmaz Garip

    Yüreğinize sağlık.
    Tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Nehir Aslan
    Nehir Aslan

    Ben bir Anayım Anadoluda, Mezarım sahipsiz

    Anayım ben anlıyor musun? Üşüyorum mezarda, İkliminize ihtiyacım var, gönlünüzün sıcak yerlerine alın beni. Yüreğinizin ince tüllerine sarın, üşüyorum... Soluğum dumanlı soğuk bir kış mevsimi. Duyuyor musunuz? ... Bu kuş uçmaz kervan geçmez diyarlarda kimsesiz bıraktınız beni… Dilsiz ve sükut… Sancı dolu, acı dolu, keder dolu bir kısık feryat'ım şimdi...

    Anayım ben ey oğulcuklarım, kızlarım, kızanlarım, çocuklarım, ben Perihan Ana bu yerlerin öz Anası, bu yerlerin öz gelini, bahtsız, kimsesiz, tesellisiz kalmışım şimdi... Nerdesiniz?

    Hasta yatağımda kıvranırken de yoktunuz, mezarım kazılırken de, mezarımın üzerini otlar kaplarken de yoksunuz....

    'Yaşlı bir çınarım ben ulu mu ulu
    duyun beni ey, tanıyın beni
    ben Zaza güzeli, ben kürt kızıyım
    ben yörük esmeri. ben laz gelini
    ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim
    kıbeleyim ben, helenim, belkısım
    kezbanım, nergizim
    mezopotanyayım, likyalı prensesim
    fatmayım, emineyim, cankızım
    namert ellerimle doğurdum sizi
    duyun beni tanıyın beni
    ben Anadoluyum'

    Ben Kezban nine, Perihan Ana Cafer ağanın yeni gelini, Anadolunun özbeöz Anası. Bahar kadar güzelim, toprak kadar kavruk, dünya kadar yaşlı... Munzur kadar acılı... Nerdesiniz? ... Terkedip gittiniz buraları...

    Ben kocası savaşta dönmeyen Peri gelin, ben gencecik oğlunu yitirmiş Gülsüm Ana, ben Sırma teyze, ben Periza Ana, Elif Ana, ekmeğinizi pişiren, çamaşırınızı yıkayan, sizi doğuran, üzerinize titreyen Zilif Ana...

    Ben bir Anayım anadoluda
    yas içinde yaşadım, karalar içinde
    her gün küçük çocuğumu kilitleyip evime
    yanıma alıp kızamıklısını her sabah
    belime bağladığım ekmek çıkınıyla
    çapaya, çifte, oduna gittim...

    Şimdi kanadı kırık kuş olmuşum üşüyorum mezarımda, üzerimde bir dua okuyan, hani yılda bir kez de olsa bir anan, arayan, soran yok. Üşüyorum mezarımda...

    Sesinize hasret kalmışım. Öyle kimsesiz, yetim, kadersiz... Ah ne kadar da uzağımdasınız.... Bilemezsiniz? Ana yüreği nasıl yanar, anne kokusu nedir? Unuttunuz hepsini.

    Bilemezsiniz sizi dokuz ay karnımda nasıl taşıdığımı, hastalandığınızda dizlerime yatırıp uyuttuğumu, şefkatli ellerimle saçlarınızı nasıl okşadığımı, beşiğinizi sallayıp ninniler söylediğimi sabahlara kadar, sizin için gülüp, sizin için ağladığımı...

    Ben bir anayım Anadoluda
    yoksuluk içinde yaşadım, yamalı giysiler içinde
    kazma saplarında, buğday başaklarında
    haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime
    orak biçtim tarlalarda
    ellerim nasır, tabanlarım yarık
    çatlak çatlaktı dudaklarım
    demedim kimseye niye çatladığını...

    Bilemezsiniz ana yüreği nasıl ağlar, nasıl yanar cayır cayır, nasıl ızdırap damlar gözlerinde yavrusu ayrıldığında, bilemezsiniz? ... Bilemezsiniz hastalandığınızda, okula başladığınızda, askere gittiğinizde, kızını gelin verdiğinde, asker mektubu aldığında nasıl ağlar bir Anne? ...


    İşte güz geldi yine, yine yoksunuz. Dökülen her yaprak yaralıyor yüreğimi, nasıl da üşürüm kimsiz, kimsesiz, sahipsiz...
    Mezarımın üstünde solan gül, boyun büken sümbül nasıl da burkuyor içimi. Gözümden her damlada fırtınalar eser, haykırır başı karlı dumanlı dağlara.. Üzerimde geçip gittiğinde Turnalar, kanat çırpışını duyduğumda nasıl da özlerim sizi, nasıl da haber bekler gözlerim...

    Gelmeseniz de yanı başıma yılda bir kez de olsa, yine canınız yandığında Ah! Anne diye haykırdığınızda içim parçalanır....
    Taş olsam dayanırım, toprak olsam dayanır
    ama ben bir anayım

    Bir an olsun aklımdan, yüreğimden çıkaramam sizi. Ben Anne'yim. Anadolu'yum yani hep sizi düşünen.... Sizin için üzülen... Bilmelisiniz ki, en sıkıntılı anlarınızda, etrafınızda kimsenin bulunmadığı anda hep yanınızdayım, sizinleyim, ben anayım çünkü.... Anneyim ben, annelerin en acılısı en fedakarı... Anneyim ben, sevgiyim, şefkatim, baştan sona hasret....Ah bir bilseniz aklımdan neler geçer? Yüreğimde neler var? Bilemez siniz? ...

    Koyunlarım, kuzularım dağılmış, kurt dalmış sürüme yoktur sahip çıkanım, ocaklar sönmüş artık duman çıkmıyor bacalardan... Dağlar ıssız, hasretler susuz... Kapılar kilitli, Köyler viran, kuşlar eskisi gibi ötmüyor artık...

    Ben bir ölüyüm artık, sahipsiz yıkık bir mezar... Bir rüzgar kokunuzu getirir bazan yüreğim sızlar... Hayalinizi görürüm bazen, dokunmak isterim dokunamam, ellerim bağlı, kollarım kırık... Konuşmak isterim konuşamam, dillerim bağlı... Ağlarım öylesine sahipsiz, öksüz, kimsiz, kimsesiz...
    Her sabah rüzgarında titrer yüreğim mezarımın üstündeki otlar gibi... Üşürüm öylesine, üşürüm... Üşürüm... Nerdesiniz...

    'Anne girdin düşüme.
    Yorganın olsun duam;
    Mezarında üşüme'.

    diyen kimsem yok artık...


    Nuri CAN

    okurken yüreğimde sancılarla...gözlerimde yaşlarla...günün anlamına anlam katan dizeler harikaydı...
    sizin vesilenizle ebediyete göçmüş tüm annelerimize allahtan rahmet diliyor...yaşayan annelerimizinde gününü kutluyor,ellerinden öpüyorum...

    tampuan...+...antj...tşk.ler...

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor

    Anaların , hele de anadolu'nun bağrı yanık, çilekeş analarının yaşam biçimini öyle güzel dile getirmişsiniz ki, yüreğimde duydum.

    Allah, tüm ebediyete göçmüş analara rahmet eylesin. Tüm kadınların, hattâ tüm insanların yüzü gülsün. Bahtı açık, ufku aydınlık olsun. Yüreklerine köz düşmesin. Saygılarımla...
    Tam puan
    Hâlenur Kor

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Nuri Can