Ben bana sorarım
Sabahın seherini, akşamın meltemini,
Ben bana sorarım üflenen neyin,
Titreyen tellerin, içimdeki ahengini;
Ben bana sorarım…
İşimiz nedir şu yalan dünyada, aklım ermez.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Gerekmez akıl hocası, can yoldaşı yeter.
Özlemini çektiğim topraklar gözümde tüter.
Gelir geçer ömür ey dost, bir gün tükenir biter.
Vefasızlık nedir bilmesem de,
Ben bana sorarım…
Gel dertlenme ozan, bunca şikâyet boşuna…
Günden güne çekilmez olur, zaman gitmez hoşuna
Devlet kuşu konsa da, saçları ağarmış başına;
Felek başka bir oyun mu oynuyor?
Ben bana sorarım…..............................// Hayatta hiç beklemediği anlarda,beklemediği kimselerden yediği darbelerle o koskocaman dünyasını daralta daralta en sonunda kendi kabuğuna sığınan yaralı bir yüreğin feryadıydı sanki.Bu duygu yüklü,oldukca etkileyici hüzünlü şiir.Değerli Talat Abimi yürekten kutluyor,selam ve saygılarımı iletiyorum..
Kimsesizliğimle bir başıma yalnız kalmayı,
Kırık kanadımla çırpınıp havalanmayı…
İnsan olmayı, insan gibi yaşamayı,
ben bana sorarım
çok doğru ve çok güzel şiir hocam yüreğinize eneğinize sağlık saygılarımla
her insanın amacıdır insanca yaaşamak bu yolculukta ebgeller çaresizlkler ayrılıklar ve hsret acıları oluyor hep soruları soruyoruz kendmse bazen cevaplarını bulamadığımız soruları çevreninnetkisinde kaldığımız neden niçin dye sorduğumuz soruların cevaplarını kendi davranışlarımızda arar oluyoruz nasihat ker etmiyor dorst gerek dye şairikutluyor sayglar sunuyorum
sevgili hocam bana şirleirme değerlendirmediğimi yazmışsınız baktım ben bna sorarım şiirinize eyorum tazmışım sisin sayfanızda görünmüyorsa birsorun bar demektirö
Gel dertlenme ozan, bunca şikâyet boşuna…
Günden güne çekilmez olur, zaman gitmez hoşuna
Devlet kuşu konsa da, saçları ağarmış başına;
Felek başka bir oyun mu oynuyor?
Ben bana sorarım…
Ben bana sorarım
Sabahın seherini, akşamın meltemini,
Ben bana sorarım üflenen neyin,
Titreyen tellerin, içimdeki ahengini;
Ben bana sorarım…
_______ İnsan önce kendiyle hesaplaşmalı kendi kendine verebilmeli sorularının cevapını varsa can yoldaşı elbet ona sormalı .Tecrübeyi gösteren şiirdi adeta yaşanmışlıkla doluydu dizeler.Kutluyorum Talat hocam yüreğinizin sesi,ona eşlik eden kaleminiz hiç susmasın.ant.
Saygımla
ders kitaplarında okutulacak nitelikte
çok önemli mesajlar içeren güzel bir şiir okudum,
yüreğinize sağlık usta.
kendini yetiştirmenin ilk adımı özeleştiriden geçer. özeleştiri için de özgüven gerekir. Kişideki özgüven ve özeleştiri toplum içinde iyi bir yere taşır, toplum da saygın bir sıraya yükselir. kendimize her zaman sormak gerekir hem de sürekli... Yüreğine sağlık.
yüreğine sağlık ustam
Gerekmez akıl hocası, can yoldaşı yeter.
Özlemini çektiğim topraklar gözümde tüter.
Gelir geçer ömür ey dost, bir gün tükenir biter.
Vefasızlık nedir bilmesem de,
Ben bana sorarım….....................................// Değerli Talat Ağabeyim,yine kendimden çok şeyler bulduğum şiiri içmde,yüreğimde sayfa sayfa açtıkça,yine kapanmayan yaralarım depreşti,yine kanamaya başladı bir bir ..Hangi dizede soluklansam gözlerimin önünden dertler kervanı içimi yakıp, geçip gitti..Öylesine duygulu,öylesine içten yaşanarak yazılmış dizelerki,okuyucusuna anında o duyguyu geçirip yaşatabiliyor.Bence,bir şiir için de bundan daha güzel bir özellik,bir güzellik herhalde olamaz.. Ne mutlu size ki vefasızlığın tadını tatmamısssiniz..! Birde o olsaydı..!
Ah birde kanatlanıp uçabilseydik eskisi gibi..Herşeyin üstesinden gelirdik yine.ama ne yazıkki ne kanatlarımızda,nede dizlerimizde nede ağlayacak yaş kaldı gözlerimizde....Hayatın gerçeklerini kabullenip,kalan ömrümüzü de huzur içinde geçirebilmek bizler için herhalde en büyük arzudur,diye düşünüyorum...Değerli Talat Ağabeyim her zamanki gibi yine oldukça duygulu,anlam derinliği müthiş,hüzünlüde olsa coşkuyla okuduğum,bu güzel şiiri ve değerli şahsınızı gönülden kutluyor,selam ve saygılarımı sunuyorum.
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta