.............Ben Bağdat ım
............İlk önce Hülagü döktü bu denli sıcak kanımı.Bin bir gece masalları biteli çok oldu, köprünün altından çok sular geçti.Yavuzu, Muradı kapımı omuzlayan Genç Osmanı unutmadım, her zaman hayırla yad ettim amma kanım yine denizleri yuttu, zulüm meydan meydan kurşun kurşun büyüdükçe büyüdü damar damar sokaklarımda.Her şey değişti Hülagü den beri, lakin değişmeyen tek şey zulümdü, zalimlerin ismi değişti cismi değişmedi, hep yağmaladılar hep bir şeyler alıp götürdüler bedenimden, bana hiçbir şey vermemecesine, dünyaya benden bir şey bırakmamacasına.Korkarım ki gelecek zaman dilimlerinde Bağdat neresiydi denildiğinde, vaktiyle ilim ve kültür merkezi olan misafir perverliğiyle meşhur ”Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” dedirttiren, hani şu olmadık bahanelerle girilen taş üstünde taş bırakılmamış, bombalarla kanı dökülmüş, canı çekilmiş şehir.Hani şimdi zulmün ve zalimin merkezi olan şehir diyecekler.
............Ama iyi bil insan
............Beni sen kurdun, bu zulmün içine sen ittin ve şimdi zulmünü seyrediyorsun.Hani şiirde söylenir ya “Senide vururlar ey acı” bu acı senide vuracak ve ahım senide yutacak bunu bil.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla