Ben aşkı satın aldım sevdiğim senin haberin yok. Bir gece yarısıydı sözler batmıştı ufukta gözlerde bir garip hale parlıyordu, ben sokakları aydınlatan aşk kalıntılarının arasında dolanırken bir dilenci kızın gözlerinde buldum aşkı. Adını sordum gülümsedi sararmış dişlerini sergileyerek.
Ayşe Fatma her neyse bir isim verdi bana bir de kolundaki çizikleri gösterdi sonra gözlerini dikti sonu belli olmayan karanlık sokağa. Gelebilirmisin dedi benimle bu sokağa. Açıkçası korktum gitmekten ama kalmayı da istemedim olduğum yerde. Hem ne kalmıştı ki kaybedecek hayatta. Elimi tuttu ve yürümeye başladı. Adı her neyse olan bu kız her adımda büyüyordu sanki yanımda. Yolun ortasında durdu. Bak işte aradığın şey tam burada dedi. Ama ben ne arıyordum ki veya benim ne aradığımı o nereden biliyordu. Birbirinin kardeşi binlerce soru örümceği beynimin en ücra köşelerini parselleyip satışa sunmaya başladığı anda etrafına bak dedi her neyse... Baktım ve baktığım her noktada yazamadığım şiirler gibi gömüldüğüm karanlıklar çakıldı gözlerime sonra gözlerimin feri söndü sonra dilim lal oldu sonra adın hafızamdan silindi sonra ben hayattan koptum sonra ben... Sonralara mahkûm oldum.
Şimdi sesi de gelmiyor her neysenin. Düşünceler... Karınca misali beynimin içinde örümcek ağlarından kalan yerlerde dolaşan ve askeri bir nizam ile birbirlerine asla temas etmeyen düşünceler geziniyor beynimde. Ben ise içlerinden bir tanesine tutunup gülmek istedim sadece oda gidişinin timsali kara karınca çıktı. Şimdi gidişinin ardından sokakları aydınlatan bir aşk kalıntısı olacak beklide gözyaşlarım. Ben aşkı satın aldım sevdiğim senin haberin yok. Ben bu gece sadece senden değil tüm yaşayan her şeyden aşkı satın aldım. Önce senden sonra kendimden sonra hayattan sonra gelecekten sonra... Sonra ile başlayan her şeyden vazgeçerek ödedim bedelini. Ama ban aşkı satın aldım.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla