Kızların okul saati gelmişti. Alel acele yataktan fırladım. Eşimi işe gönderdikten sonra uyuya kalmışım. Kızlar okula geç kalıyorlardı. Aralarında 2 yaş fark vardı. Biri Damla diğeri Nur. Hala uyuyorlardı insan uyandırmaya kıyamıyordu. Saçlarını öpüp okşayıp hemen uyandırdım. Küçük meleklerim zorlada olsa kalkmayı başardılar. Yataktan kalkar kalkmaz başladılar yine kavgaya. Uyuyan meleklerin yerini küçük cadılar almıştı birden. Hep saç, saça giriyorlardı.”Bunlar ne zaman anlaşacaklar? ” dedim kendi kendime.
Eşim iki tane kızımız var bir tanede erkek çocuğumuz olsun istiyordu. Bir gün bana,
‘’Keşke bir de oğlumuz olsa Yasemin, öyle çok istiyorum ki ‘’dedi. Gülüp geçmiştik ikimizde. Nasıl olacaktı ki her şey kısmet dedim içimden. Bir ay sonra hamile olduğumu öğrendim. Recep’e bunu söylemek için sabırsızlanıyordum. Bir akşam Recep eve çok yorgun geldi. Ama vereceğim bu haberle çok mutlu olacağını, bütün yorgunluğunu üzerinde atacağını biliyordum.
‘’Recep, sana bir şey söyleyeceğim’’ dedim,
‘’Söyle Hatun dinliyorum’’dedi gözlerinin ucuyla hafif meraklı ve yorgun gözlerle bakarak.
‘’Ben hamileyim’’ dedim.
Ölü gibi yatan Recep yerinden fırlayarak beni kucağına aldı gözleri ışıl ışıldı mutluluktan.
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek