Ben Afrodit
Bu gece duzikonun tadına varacağım
Köpekler çenilese de dışarda
Seninle biz
Bir kazanda kaynamadık mı dostum? ..
Ben duzikomdan yudumlarken yavaş yavaş
Bir fırt da sen çek boru'ndan
Bırak bu gece Adonis'i... bırak!
Bu gece onu başkaları avutuversin
Gel sevgili dostum Güzel Persefone
Gel...
Adonis! Güzeller güzeli Adonis
Al senin olsun altı ay yer altında
Yer üstünde altı ay da benim...
Onun aşkı ikimize de yeter
Neden paylaşmayalım...
Gel Güzel Tanrıça Persefone
Gel...
Paylaşalım...
Ankara-1990
Fatma ÖzçelikKayıt Tarihi : 10.6.2007 00:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
efsaneye göre kral kiniras’ın, mirra (myrrha) adında, güzelliği dillere destan bir kızı vardı. babası bir gün saraydaki dost toplantısı sırasında kızının, güzellik tanrıçası afrodit’ten daha güzel olduğu lafını kaçırdı ağzından. saray çevresinin söylediğine göre bu sözü duyan tanrıça afrodit; öcünü almak üzere kral kiniras’a ve hiçbir şeyden habersiz mirra’ya aşk kıvılcımları gönderdi! bunun üzerine kral kiniros; kızının dadısını da armağanlarla kandırarak, birçok kez, (efsaneye göre on üç kez!) , geceleri kızının yatağına girdi! .. (aslında başka bir kaynağa göre Myra babasına aşıktır ve onu kandırıp yatağına girer ve ondan hamile kalır-buna dair de yazmıştım birşeyler) ancak sonunda kızının kendinden gebe kaldığının ayırdına varabilen(!) kral; utancından ve korkusundan ormana saklanan gebe kızı mirra’yı öldürmek için, onu her yerde aramaya ve aratmaya başladı! kızcağız kurtuluşu için tanrılara yalvardı. durumuna acıyan baştanrı zeus, mirra’yı hemen bir mersin ağacına dönüştürdü. bir süre sonra da, mersin ağacına dönüşen mirra’nın kabuğundan bir çocuk dünyaya geldi. tanrıça afrodit, adonis adını verdiği bu güzel bebeğin bakımını üslendi; sonuna dek ona sahip çıktı... zeus’un kararı: bir süre sonra da afrodit; aşkla bağlanıp çok sevdiği bu çocuğa kış aylarında bir zarar gelmesin diye; onu yeraltı tanrıçası persefone’ye geçici olarak emanet etti. ne var ki bu kez de adonis’e vurulan tanrıça persefone, çocuğu bir daha geri vermek istemedi! afrodit, arabulucu olması için baştanrı zeus’a başvurdu. sonunda her iki tanrıça; “çocuğun dört kış ayı boyunca yeraltında persefone’yle birlikte olması; ondan sonraki dört bahar ayını yeryüzünde afrodit’in yanında geçirmesi ve kalan diğer ayları da çocuğun dilediği yerde kalması” şeklindeki zeus’un bir önerisi üzerinde anlaştılar. tez büyüyüp delikanlı olan adonis, artık afrodit’in yere göğe sığdıramadığı sevgilisi olup çıktı. o da kış ayları dışındaki bütün zamanlarını artık afrodit’le birlikte geçirmeye başladı. haliyle bu durum, afrodit’in kadim sevgilisi tanrı ares’in kıskançlığını ve öfkesini kamçılamakta gecikmedi. tanrı ares; ormanda avlanan adonis’in üstüne bir yabandomuzu saldı ve bu hayvan delikanlıyı ölümcül şekilde yaraladı... olay yerine tez yetişen afrodit’in gözyaşlarıyla adonis’in kanı, bir sel olup akmaya başladı. ve bu kanlı sel, aktığı bütün yerlerde kıpkızıl çiçeklere dönüştü. bir fenike efsanesi de; ormanda sevgilisi adonis’e doğru koşarken, afrodit’in ayağına bir diken battığını ve bu yüzden püsküren kanların, çevredeki beyaz gülleri kızıl güllere çevirdiğini söylemektedir...

TÜM YORUMLAR (1)