İnsanın kendini dinlemesi, dipsiz bir kuyuya taş atması gibi...
Her şeyi tükettim elimdeki son umudum da sana gelsin…
Umutlar ölmez.!
Ölenler umutlarını öldürdüğünü zannedenlerdir...
Satranç hayat gerçeğinin masa üstüne konulmuş oyun hali değil midir..?
İsabetli neden-sonuç ilişkileri kurabilenler,
Yerinde uygun hamleler yapabilenler kazanır...
Tabi devreye şans da girerse...
Varsın hayatım beklemenin keskinliği ile yırtılmış sonsuzluk perdesine atılan sessizlik dikişi olsun... Sevincimi bile çekemediler, bir şekilde bastırdılar yıllarca...
Hayatı bu kadar ciddiye almaya ne gerek var değil mi.?Hayatin sabahları duygulananlar için trajedi düşünenler içinde komedi olsa gerek…
Gülsem fazlasıyla neresindeydi bunun zarar.
Gülmeyi unuttum ben.!
Sabahları çok karanlık, yalnız olsam yol alamaz oldum…
Artık günün ister aydın, istersen kapkara olsun,
Nasıl dilersen tam da öyle…
Çınar da meyve vermez ama insanları toplar gölgesinde…
Ellerin, en mahrem yerindi…
Ellerin, simdi ellerin oldu...
Sen; ağız dolusu konuşmak varken susmayı tercih ettin ve sadece iki kelimeyle bir ömrü heceledin…
Birazdan bizim için yol olur şehir, ses olur hayat…Karışırız birbirimize.!
Sevgidir dedim, sevgidendir dedim…
Yoksa dalıp gitmezdim gözlerine,
Yüzmeyi bilmeden açılmazdım göz bebeklerine…
Yine ziyan mı oldu aşk.?
En anlamlı anlarım, anlamsıza dönüştü…
Onca gürültü arasında suskunluğumu susturacak bir şey yaptın sen.?
Batacağız şimdi küçük bir aşk masalının orta yerinde,
Kalabalığın o simsiyah perdelerinde,
Yapayalnız… "İ.D.K"
Kayıt Tarihi : 24.6.2019 11:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!