Çok yorgunum şimdi...
Biraz sonra gideceksin,üstüne başını koyduğun kolumu çeksemmi?
Dudaklarımı aldın..
sonra..
Omuzlarımı..
Kollarımı...
Gözlerin vardı;
Baktıkça kaybolduğumu sandığım...
Kuytu sokaklardaki fukara çocularının bayram şekerleri olurdu bende her gelmelerin.
Yokluğun ise; ...
kahrolası keder
kahrolası dert...
Değmezmişsin sevmelere....
Sevmelerin verdiği ne eleme nede kedere..
Değmezmişsin, içilen onca meye...
Nede meyle edilen muhabetlere...
Kadınlar kadınlar tanıdım, senden daha güzeli ve senden daha kahpeleri...
Ne onurlu oluverdi şimdi.. otoban kenarındaki namus ortalaması düşük elleri öpülesi...
Kağıttan külah içine sarılmış beş zerzali verdin bana
Ellerin titrek, ürkek bir okadar da beyazdı ..
Yüzüm gibi, akdeniz esmeri hala gözlerin bende nuni..
Sen gittikten sonra büyüdü ellerim.
Sen gittikten sonra boyum uzadı.
Yüreğim, yüreğim bana verdiğin hala ilk zerdali..
Üstünü örttüm dün,sen uyurken
büyümüş adam olmanı seyrettim sen uyurken...
ismini verdiğimi günü, ilk ağlamanı,anının memelerini ilk emmeni düşündüm sen uyurken...
Ortaduğunun herhangi bir yerinde kurşunlara gelmedi düşündüm sen uyurken...
Arfikada açlıktan öldüğünü düşündün...
Etinin satıldığını düşündüm,insan yiyen insan çoçuklarına
Çırılçıplak yorgun bir sokağın yorulmuş evlerinden çıkıyorum her sabah
Sonra Sigaramın üstüne adımı yazıp içime çekip gibi bitirmek çabasındayım seni
Bir ömür acıtsın diye haylaz bir çocuğun elindeki kör çakı ile kalın kabuklu yüreğime kazıyorum sana dair her şeyi…
Unutmalıyım biliyorum seni ve seninle gelen bilinmeyeni
Seninle yaşadıklarımı değil, bana yaşattıkların incitmeli beni
Buğulu bir cam kadar kısa sürmeli üzerindeki izleri…
Anadan uryan koştuğum sokaklarına
Bir gelin gibi giyinmiş beyaz pamuk tarlalarına
Yüzdüğüm su kanallarına bakıyorum,hey büyük ova...
Adana...
Seyhan bir genç kız gibi süzülüyor şimdi...
At arabacı Ahmedine.
seninle sevdim bu şehri..
Yalın ayak koşan çingene çoçuklarını..
Kaşını gözünü sevdim esmer kadınlrının...
Suyunu ekmeğini...
Ayakkabı ökçesine basan delikanlılarını...
Otel odalarındaki soğuk odalarını sevdim
Kağıttan akvaryum yapmıyorum artık..
Gül yapraklarını kuytu kitap sayfaları arasında saklamam nafile...
Tam ortasının biraz ötesi bende şimdi yalnızlık
Zaman durmuş fotoğraflarım sararmış..
Çölde kum tanesi bende şimdi yalnızlık
Eksi bir duvar gölgesi olmanın vakti şubat ortasında şimdi
Ben ayaz gecelerinde
Çıplak ellerinle tuttuğun
Sobanda yanan ateş misali sana yandım..
sadece
Sana yürüdüm
Yürüdüm bıkmadan usanmadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!