BELKIS’IN AŞKI
Bu günkü Habeşistan, Yemen havalisinde; Sebe diye bir hükümdarlık vardı ki, annesi cin, babası insan olan Belkıs isimli bir kraliçe bu bölgeyi keyfine göre yönetimi altına almış bulunuyordu.
Yarı insan, yarı cin olan bu İmparatoriçe, dediği dedik olan tek hükümdardı, güzelliği ve zekâsı ile oluşturduğu gücü ile dönemin emsalsiz kraliçesi, Belkıs.
Afeti devran olan Kraliçe Belkıs evli değildi, buna olanakta yoktu zaten, zira herkes onun tebaasıydı, canından vaz geçen bir yiğit var mı ola ki, Belkıs’a değil zevcelik, ufacık bir imada bulunması halinde; başının gövdesinin üzerinde durması en şaşılacak bir şey olurdu o zaman.
Çok güçlü bir ordunun komutanı, asabi, sinirlendiğinde; gözü hiç kimse ve bir şeyi görmeyen, ele avuca hatta bir kalbe bile sığmayacak kadar farklılık taşıyan besbeter güzellikte hırçın mı hırçın, özelliği kendinden menkul, münhasır bir kadının ismiydi Belkıs;
Öğle bir sarayı, makamı vardı ki görenin aklını allak bullak eden büyüleyiciliği ile devasa bir saltanat abidesi, binlerce zaptiyeden oluşan koruması; dönemin en etkili silahları ile kuşanmış koruma orduları ile asla beli bükülemeyecek azamette, sırtı yere getirilemeyecek kadar dik başlı ve Tanrı tanımaz bir İmparatoriçeydi bu Belkıs Hanım.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta