Atlar atlar atlar
Gectiler penceremin onunden
Bugulu cam, bugulu cam, bugulu cam
Gectin penceremin onunden.
Attan, bugulu camdan, dusten..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Merakım zıvanadan çıkardı
Ben de tamını yükleleyim dedim :))
EDİP CANSEVER – BELİRSİZLİKLER
I.
Bahçeme gelip bahçemi büyütüyor
Uzanıyor gölgesine ağaçlarımın
Görüyorum onu geceyle gündüzün ötesinde
Kuşkum yok Pan değil bu.
Bateri çalıyor havuzun dibindeki kadın
Belirsiz bir güne yaslanmış
Mağaralarından geçiyor balık sürüleri
Yetmiyor mu ki
Düşlerine ödünç veriyor kendini üstelik.
Bir tabak buzlu çileği şiire yerleştiriyorum bense
Gizli kalmasın diye belirsizlik.
II.
Gölge dolaşır geceyle esmerliğin arasında
-Bir an- bakışların mavi denizle gök arasında
Bir uyumsundur sen -yazlar gezinir kış günlerinin içinde-
Sabahları bir şeyler noksandır, akşamları
Noksanlardan oluşan bir üzünçlük sende.
Ortalarda bir yerdesin -öylesin-
Bir kavşaksın nedense – birşeyle her şey arasında-
Günün her saatinde -duyuyor musun-
İmgeler birbirinden korkuyor.
III.
Şöyle böyle bir günün kurcalanmasından
Bir tırnak izidir nehir -yüzümde akan-
Bulutlar bulutlar bulutlar -dudak izleri, beyaz-
Ötede bir köprü üstünden geçeceğim birazdan.
Ocaktaki çaydanlıktan bakıyor bana
Ekim ortalarında yağan karlardan
Ben köprünün üstündeyim şimdi -iyi mi-
Camların buğusundan yapılmış adam.
Geri çeviriyor bakışlarını ansızın
Ben köprüden geçtim gittim çoktan
Peki
Ne olup bittiydi var mı anlayan.
IV.
O bir ilk yaz şikayetçisidir
Kat kat altındadır bir leylak esintisinin
Güneşsiz kuşsuz bir kayın ormanını buluncaya kadar.
Yitirmiş görünüşünü bu yüzden
Sevgi kadar bölünmüş
Ve parçalanmış (evet?)
Hiçbir duygu yoktur diyor.
V.
Atlar atlar atlar
Geçtiler penceremin önünden
Buğulu cam, buğulu cam, buğulu cam
Geçtin penceremin önünden.
Attan, buğulu camdan, düşten…
bey zade beyefendi kesin e.cansever ile birlikte kotardınız bu muhteşem şiiri olay sizin köyün yayla damında geçiyordu sanırım hava soğuk içerde çalı çırpı yakılan kızarmış ördek soba üstünde bir çaydanlıkla bir güyüm su kaynıyor odanın içi ılık ılık camlar buğulanmış siz bey zade : edip'e- lütfen camları silme edip sana ilhâm gelsin sonra atlar gitsin buğulu düşlerinden'' diyorsun ! edip ise ; -''sanırım atlar bir şeyden ürktüler bey zade'' diyor ''yoksa geçmezlerdi pencerimin önünden-şahane bir yiyecek yaptım kepek ile kış kavunu kabuğu karışımı tavlada yemliklerinde..lütfen şiiri bitirme bey zade''..!! dedi- ama siz duymadınız (?!)
Anlamayanlar arasında ben de varım
Yalnız , değilsiniz ..
ne demek istedi şair biri gelip anlatsa çok ciddi merak sardı beni ...
bey zade beyefendi kesin e.cansever ile birlikte kotardınız bu muhteşem şiiri olay sizin köyün yayla damında geçiyordu sanırım hava soğuk içerde çalı çırpı yakılan kızarmış ördek soba üstünde bir çaydanlıkla bir güyüm su kaynıyor odanın içi ılık ılık camlar buğulanmış siz bey zade : edip'e- lütfen camları silme edip sana ilhâm gelsin sonra atlar gitsin buğulu düşlerinden'' diyorsun ! edip ise ; -''sanırım atlar bir şeyden ürktüler bey zade'' diyor ''yoksa geçmezlerdi pencerimin önünden-şahane bir yiyecek yaptım kepek ile kış kavunu kabuğu karışımı tavlada yemliklerinde..lütfen şiiri bitirme bey zade''..!! dedi- ama siz duymadınız (?!)
** Dün Londra'da Kraliyet Atları firar etmiş. Bende güne düşen Şiiri
okuyunca KRALIN Atlarına iki dörtlük yazdım.
.
Kraliyet Atları, Firar Etmiş
Komutan seymeni sırtından atmış
Çarşı-pazarı birbirine katmış
Kapitalizme baş, kaldırmış Atlar.
.
Atların biri Kır, diğeri Doru
Ne mera bilirler, ne de bir koru
Tramvay Treni çalınca boru
Borazan sesine çıldırmış Atlar...
----OZAN ÇAKIROĞLU----
Muhteremler, benim bu iki dörtlüğüm Günün Şiiri olmayı ne kadar
hak ederse, yukarıya asılan deyimler de o kadar hak etmiştir...VESSELAM.
yorumunuza o kadar güldüm kı anlatamam çok dogru bır yorum
ANTOLOJİ yönetimi günün şiiri olarak seçtiği bu şiir profesyonel bir şaire aitse ve aynı şairin daha güzel şiirlerine yer vermeyip bu şiiri günün şiiri olarak seçmişse antolojiye yazdıkları değerli şiirleriyle hizmet ederek gönül vermiş antoloji sitesine günlük olarak şiirlerini sunan onlarca şairi küçümsediği için mi bu şairlerin şiirlerine bu sitede yer verilmez...
Yazık ki ne yazık...
Eğer bu da günün şiiri olmaya layıksa, o unvana layık olmayacak bir yazı yoktur dünyada!
Tek kelimeyle rezalet.
Lütfen bizim aklımızla daha fazla alay edip, sabrımızı daha fazla zorlamayın sayın yöneticiler! Ya buraya layık doğru düzgün şiirler seçin ya da bu siteyi kapatın gitsin!
şİAR BURADA - BU KITADA - DİYORKİ
Düşlerime gülüp geçtiler hep
gönlümün penceresinden
Hem de kişnediler atlar gibi
sen de...
Ama ben pek farkedemedim
ÇÜNKÜ ÇOK KÜÇÜKTÜLER
bELİRSİZDİLER....
**************** BELİRSİZLİKLER ************
( bİLMİYORUM bELKİ DE BEN YANLIŞ
YORUMLAMIŞIMDIR )
SAYGILAR ÜSTAT ...
Ben de diyorum ki
Yorumlar kaldırılsın
Sadece puanlar verilsin
İNANIN BANA O PUANLAR YAPILAN YORUMLARIN
YANINDA O KADAR MASUM KALIYOR Kİ
SİZ YA YORUMLARI OKUMUYORSUNUZ
YA DA ÇOK İYİNİYETLİSİNİZ
HİÇ OLMAZSA KİM KİMİN NE PUAN VERDİĞİNİ
BİLMEZ KİMSE KİMSEYE DOĞRUDAN ÇATAMAZ
çok şey söylemek isterim ama kelimeler yetmiyor
Bu şiir ile ilgili 41 tane yorum bulunmakta