Susuyor yine yüreğim belirsiz gölgelere
Hayale dalmaktan çekinir gibi yine
Mahkûmiyetten mi yoksa mahkûm etmekten mi bilemiyorum
Ucuza sattım ruhumun ince yapraklı güllerini
Leylaklar açmak için sırada bekliyor ben susuyorum yine
Dikeninin açtığı yaraları sarmalar gülden soluk yüreğimin
Leylakların sadeliğine yer açıyorum
Nedensiz yarına çıkmayı bekliyorum yine
Korkum yok nefessiz kalıştan
Ancak doyumsuzca aldığım nefesin esiri olmuşum
Doyuncaya kadar içime çekmek istiyorum yine yarını
Gölgelerin titreten ürkekliğini hissediyor yüreğim
Korkuyorum sanki kapanmasından bulutlar güneşi
Demini almamış bir bardak çay gibiyim hayattan
Şekeri eksik soğuk buz gibi renksiz
Kuytularda kâğıt kartonları üstüne yorgan yapan kimsesizler gibiyim
Yüreğim boşlukta sebebini yaşamak istiyor hayatın
Terk edilişleri unutup yeniden bahar olmak istiyor yüreğim
Kışlar dar usanmış sonbaharı yaşlanmış nisan yağmurları gözlerime taşınmış
Yazımın mis kokulu meyveleri tenime değmiyor dilim tatmıyor
Unutulmuş kıvamları mevsimin gecem gündüzüm
Sorgusuz sualsiz mahkûmiyetlerim var olmuş kopuyorum nefesten
Sığıntıyım mevsimler arasında kayıbım çareler içindeki çaresizlikte
Ben yine sebepsiz susuyorum belli belirsiz gölgelere…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum