Hala pencereden sokağın başından çıkacak olan postacıya bakıyorum, elimde bilmem kaçıncı sigara sönmek üzere..
Ve hala postacı görünmedi… Oysa, oysa bu saatlerde çoktan dönmüş olurdu köşeyi ve sokağa girmiş olurdu, hep bu saatlerde senden haber getirirdi…. Özlem dolu hasret kokan mektubunu verirdi elime…
İçimde bir garip çırpınış başladı bu gün…
Hani avucumuza aldığımız bir kuşun yüreğinin güm güm atışı gibi..
Hani bu atışı avucumuzda nasıl hissederiz bütün bedeni titrer avucumuzun içinde ürkek ve çaresizdir ya, işte bende aynı bir kuş gibiyim şimdi bitanem …
Bir el uzansın tutsun alsın kucaklasın onu
Usulca bassın bağrına, sarsın sarmalasın diye
Son çırpınışlarıydı artık,tutunabilmek için yaşama
Sevgi dolu yüreği ile istedi ki onu yaşama bağlasın..
Çok ama çok heyecanlıyım…İçim titriyor sanki, sanki sert esen bir rüzgara karşı duruyorum,içim ürperiyor titriyor, titriyorum..
Aklımdan bin bir türlü düşünce geçiyor…Senli anıların içinde girdapta döner gibiyim…Usul, usul başım dönüyor,ahh keşke, keşke şimdi yanımda olaydın;
-Sakın sorma nedenini derdim sana..Anlatacak kelimeleri bulup ifade edemezdim sana seni nasıl büyük bir heyecanla sevdiğimi söyleyemezdim ….
Oysa şimdi benden çok uzaklarda köhne bir kasabada beni düşünerek yazacağın özlem dolu bir mektubun gelsin diye bekliyorum sessizce postacının yolunu..
Bir an durdum! ne hayal ettim biliyor musun?
-Başım pencerenin camına dayanmış postacının yolunu gözlerken bir an evet, evet bir an için sen köşeden çıkıveriyorsun, saçlarını savuraraktan yüzünde edalı bir gülümsemeyle pencereye bana bakıyorsun, işte ben o an bir hışımla iniyorum merdivenleri, koşuyorum sana, sana koşuyorum, kocaman açıyorum kollarımı, kocaman dağ gibi yüreğimle yılların özlemiyle kollarımın arasına alıp kucaklarken seni! …
-Gülüm, gül yüzüm, ela gözlüm, buğday başağı benizlim, gönlümün sarı gülü hoş geldin! diyerek seni hasretle basıyorum bağrıma…
İşte bir gün bu düşümün gerçek olacağına inanıyorum Gül yüzüm…
Sana yazdığım ilk mektubum aklıma geldi! Demiştin ki bana: Ben bu satırları okuyunca sana aşık oldum sevdalandım! evet hatırladım o satırları, demiştim ki sana:
Gece rüyalarıma giren yalnız sensin. Sen beni Mecnun edip çöllere salansın.
Seninle yaşıyor, seninle nefes aldığımı hissediyorum. Sen olmasaydın ben yapardım, ne olurdum? ...
Rüzgârların içindeki şarkıları dinliyorum seni sevdiğimden beri. Sakın bana 'deli ' deme olur mu? çünkü ben deli değilim... O esen rüzgârların içinde öyle aşk şarkıları var ki...Hepsinde sen saklısın, hepsinde senin şarkıların, senin sevdaların var.
Rüzgârları çok...çok...çok... seviyorum...Senin kokularını getiriyorlar bana, senin şarkılarını söylüyorlar bana... Sen gülyüzüm, sen sevmez misin!
Az kalsın unutuyordum. -Şimdi nerelerdesin? ..
Bu soruyu sana neden sormuştum acaba? ne kadar anlamsız bir soruydu, anlamsız diyorum çünkü sen benim içimde yüreğimde benliğimdeydin …
Bir çeşit yaprak dökümüydü
Geçmişte ki yılların yaşanmışlığı
Bir o kadar üzgün,bir o kadar kırgın.
Ne yazık, geçmişte yaşananlardı.
Yaşanmıştı işte,mutsuz ve çaresizce.
Yalnız geçen o güneşsiz günler de,
Yalnız yaşanan karanlık geceler de,
Tutmak,tutunabilmek için sevgiliye,
Yaşamak için aşkı,sevdayı,
Pervasızca doyasıya yaşamak,
Susuz kalmış toprağın,kuruması,
Yağmura hasreti,beklemesi gibi,
Ya da, tohumun toprakta yeşermesi,
Rengarenk çiçek açması gibi,
Yaşamaktı, özlemle aşkı sevdayı.
Şimdi bırakıyorum geçmişi,
Sararmış bir kaç resimler de,
Acı göz yaşı dolu anılarda.
Bak sevgili sana geliyorum.
Karanlık geçen gecelerimin sonu,
Karanlık dünyamın doğan güneşi,
Ardımda zifiri karanlık yaşam
Sevgili ben ışığına yürüyorum.
İçimde sen ve sevdam
Geliyorum yanına.. DE…
Ve postacıdan önce sen gel…
1dost@sacide
Sacide YaylazKayıt Tarihi : 28.10.2008 21:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.