Uzaklara bakıyordu. Birini yada bir haberi bekliyor gibiydi. Uzun uzun bakıyor yorulunca gözlerini indiriyor, birazdan tekrar ufka dikiyordu... Bu son zamanlarda sıklıkla yaşadığı bir durumdu.
Aslında belkide gitmediğini bekliyordu. Gelsin istediğini bekliyordu kimbilir. Ama gitmiyor bekliyor, bekliyordu. Sorular cevapsız kalıyor o yüzden tekrar sorulmuyordu beklediğine dair.
Yorgundu, yorgun ötesi.. ondan mıydı? Beklerken gösterdiği azmin yarısını gösterse gidecekti aslında. Ama hayır o sadece bekliyordu. Gitmemek yorgunluktan değildi, bir karardı. Ve o kadar belliydi ki. Beklemek daha çok yoruyor ama asla pes etmiyordu. Bıkmıyor, usanmıyor ve umudunu kaybetmiyordu.
Saçlarına düşen aklar, yüzündeki çizgiler yıldırmıyordu. Çocukluğunun moralini, gençliğinin gücünü, olgunluğunun tecrübesini biraraya getiriyor yenilmez oluyordu bu konuda sanki.
Ama birşey vardı, bunca sıkı sıkı sarılıp sakladığı neydi. Hayatını bilenlerin onda olmayıpta isteyebileceklerini, bekleyebileceklerini sıraladıkları listede yoktu beklediği.
Suskun olduğu kadar bıktıran bir sabırla beklerken, geçen zamandan şikayet etmiyordu, anlamaya çalışanların işlerini zorlaştırarak.
Özlemle bekliyordu. Öyle sıradan değil, burnunun direği sızlayarak, içi her saniye ayrı yanarak ve belli etmeden. Bekliyordu hasretle.
Hali; haliyle, üzüyordu gören ve bilenleri. Yardım kabul etmiyor geri adım atmıyordu. Zordu durumu ve farkında bile değildi. Zaten kimseyi dinlemiyor, bir şeyde söylemiyordu.
Suskunluk alışkanlığı olmuştu. Yada bir şekilde mecburiyeti. Anlatamamak vardı ucunda.
Olmamıştı, gelip bulmamıştı onu, yada o bulamamıştı.
Yıllar geçmiş, ömrün son demine gelmişti. Ufka böyle dalması, acelesi ondandı. Yıllardır yolunu gözlediği, sonunda da olsa yoluna çıksındı. Bekliyordu...
Belki de ondan bulamamıştı. Sevdanın ama böylesine bir sevdanın benzeri yoktu çünkü.
O ulaşamadığı ama aklından, yüreğinden hiç silemediğini bekliyordu.
O bir hayalin hayat bulmasını bekliyordu...
O sevdiğini bekliyor,
"Bir hayali seviyordu"...
Ve ey hayal...
Bir mecnun misali bozduğum aklım,
Tek senin eserin sorma; bu ne hal.
Hayal olsun adın, ey adı saklım,
Umarım gücüne gitmez be hayal.
Bütün hesapları aklından silsen,
Seni nasıl sevdim bir onu bilsen,
Dünya kadar bir kalp ile sevilsen,
Sevgimin zerresi etmez be hayal.
Saçların çağlayan gür bir şelale,
Gözlerin sevgiyle dolu meşale,
Ay yüzünde ay'a inat bir hale,
Suretin aklımdan yitmez be hayal.
O eda, o endam,o selvi boyu,
Düşte görmem diye kestim uykuyu,
Senle haşır, neşir bende beş duyu,
Hayalin gözümden gitmez be hayal.
Bir insafı olur vuruluşunda,
Bitiren asalet var duruşunda,
Vuslata götüren kurtuluşunda,
Bir yolu civardan gitmez be hayal.
Ne olur bir uğra, bir yanımda dur,
Gel tut ellerimi diz dize otur,
Yada al gönlümü taştan taşa vur,
Yoksa deli hasret bitmez be hayal.
Rastlasam dünyada olsa eşine,
Belkide bu kadar düşmem peşine,
Cayır cayır yakan aşk ateşine,
Beni başka kimse itmez be hayal.
Muammaya başka muamma katar,
Tarifi nerdeyse imkansız kadar,
Bende bu illetin başka adı var,
Karasevda bile yetmez be hayal.
(07.01.2014- İstanbul)
Erkan SaltanKayıt Tarihi : 25.7.2014 14:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Erkan Saltan](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/07/25/bekliyordu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!