Bekleyiş Şiiri - Yorumlar

Ahmet Bilgiç
68

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

yine aramadın
kaç akreptir gözüm segirir
yelkovanın dolambaçlı yolunda
kaç kulak çınlamasında bekleyiştir bu
aramadın
bir bir alıyor benden artık verdiklerini
tükendim,ah zaman

Tamamını Oku
  • Canan Bilgiç
    Canan Bilgiç 04.05.2007 - 16:27

    BAŞARILAR.ÇOK GÜÇLÜ BİR RAKİPSİN ARKADAŞLARINA.

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 27.12.2006 - 14:50

    Başarılı bir anlatım. Bir de gönderme var Üstad'a..

    Bana bu şiiri anımsattı şiiriniz, belki sizin ki biraz fazla duygusal mesaj içeriklidir ama özünde aynı şeyler saklıdır diye düşündüm. Sayfanızde fazla yer kapladı diye kızmazsınız umarım;

    Çok mu Yaşlandık?/Can Yücel

    'Yaşı yeterince olgun olanlar hatırlarlar
    Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
    çok güzel bir ülkede mahalleler varmış.
    Bu mahallelerin çocukları
    birbirlerini çok severlermiş.

    Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak
    aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga etseler de kin
    tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış.

    Herkeste paylaşma duygusu, sevgi ve
    arkadaşlarını kollama duygusu
    yavaş yavaş gelişirmiş. O zamanlar çocuklar okula
    servis ile değil, köşebaşında buluşarak giderlermiş.

    Onların yolunu gözlememiş evdeki bilgisayar,
    şehrin en iyi dershanesi, hazırlık kursları. Bilmezlermiş; hamburgeri, MTV'yi, Interneti, cep
    telefonunu, tetrisi, nintendoyu...
    Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbet
    etmeyi, hatıra defterleri doldurup
    sevgileri keşfetmeyi.

    Bilirlermiş horoz şekercisini, elleri kirli
    macuncunun tornavida ile koyduğu rengarenk macunları. Eve gitmeyi unutmayı, hava kararınca dayak yemeyi, sonra bir ıslıkla
    tekrar aşağıya kukalı saklambaca kaçmayı.

    Bilirlermiş o hakkında türlü şeyler söylenen
    evdeki garip adamdan korkmayı, küsmeyi, ayni kıza asılmayı, torbalarla misket toplamayı, gıcır köstek ayırmayı, değiş tokuş kaybedince kapışı,
    Teksas'i, Tommiks'i, Konyakçı'nın dişlerini...

    İç içe konan naylon topları, taştan kale
    direklerini.Üç korner bir penaltıyı. Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma
    yarışını...

    Otobüsteki biletçinin lastik silgi sarılı
    kalemini, yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı...
    Evlerin arkasındaki odun kömür depolarını.
    Yakar topun yakışını.Mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı. Yandaki mahalle ile alınan
    kavgayı, her kavganın çıkardığı kahramanı-ödleği.
    Kan kardeşliğini, ip atlama, lastiğe basma,
    topaç virtiözlüğünü, çelik çomağı, kırılan camları, toplanan paraları...
    Açık hava sinemalarını, frigo buzu...

    Sonra zamanla bu güzel ülkede durumlar
    değişmeye başlamış.
    Yaşlar ilerledikçe bu birliktelik, koruma
    kollama duyguları bu mahallenin
    çocuklarının başlarına çok isler açmış.
    Daha sonra issizlik, hayat pahalılığı,
    enflasyon, köseyi dönme, adamını bulma,malı götürme falan derken, herkes yüzünde soluk
    bir bakış, içinde hayatın yenilgisi,
    çaresizlikleri, tatminsizlikleri ile
    başbaşa kalmış.

    Çocukları mı? Çocukları simdi koca koca
    apartmanların arasında, nefes alınmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada, emniyet içinde ve
    yalnız yaşıyorlar. Anneleri babaları onları çok
    seviyor.

    Beta kapmasınlar diye kalabalık ortamlara hiç
    sokmuyor. Hafta sonları hep beraber Karum ya da Galleria'dalar. Okul servisleri çocukları
    neredeyse yataklarından alıyor. Çocuklar trafik
    kaygısıyla, köşedeki markete dahi gönderilmiyor. Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dersane reytinglerini izliyorlar.

    Hepsi birer test uzmanı, sayısal-sözel
    yuvarlanıp gidiyorlar. Seksek oynamayı değil ama taban puanları çok iyi biliyorlar.
    Hayata açılan pencereleri Windows 95, 98... Onlar ekrana, ekran onlara bakıyor ve koca bir
    hayat dışarıda akıp gidiyor...
    Ve şehrin dışında ağaçlar; tırmanacak,
    salıncak kuracak, kalp kazıyacak mahalle çocuklarını bekliyor. Paylaşmayan,
    yalnız, bencil, kafesler içinde, gürbüz, güvendeki çocukları...
    Hiç sopa yememiş, ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış, dizlerinde yara kabukları
    olmamış çocukları...'
    --------------------





    Cevap Yaz
  • Nur Bellek
    Nur Bellek 27.12.2006 - 10:49

    ÖNCELİKLE HOŞ GELDİNİZ DİYORUM.
    VE BU GÜZEL DİZELER İÇİN KUTLUYORUM.
    ELİNİZE VE YÜREĞİNİZE SAĞLIK.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta