Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
senin yorumların da senelerdir temcit pilavı gibi dedecik (((:
madem beş kuruş etmiyor tüm bu yazdıkların, eleştirilerin ; o halde neden boş kaptan pilav yemeye devam ediyorsun ki senelerdir (;
senin gibi boş işler müdürü olan başka ehli müslim kişi olduğunu iddia eden birini daha görmedim ben hayatimda..
sen abdest al kuran oku, namazını kıl, tesbihatıni yap, camiye git. ne diye fink atiyon antoloji gibi yerlerde eeeyyyy çarıklı müslüman ((:
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Daha önce de dediğim bay kefere rumuz, biz burada gerçekleri dile getirerek başkalarının yapmadıkları bir vazifeyi ifa ediyoruz ki bunun adına, "EMR-İ BİR MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER." deniyor. Bu yaptığımız amel, bizzat Rabbimizin bize farz kıldığı bir emridir ama bunu ilim ehli olmayanlar bilmezler. Bir kısmı bileseler de, "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN." felsefesiyle hareket ederler ama bilmezler ki bu tavır münafıkane bir tavırdır ve sahibini nar-ı cahime attırır. İşte bu çok mühim vazife muattal kalmasın diye, karıncanın Nemrut'un ateşini söndürme gayretine benzer bir gayretle cidal-i manevimize devam edip gidiyoruz. Yoksa, daha önceki kavimlerden aynı yanlış tavrı sergileleyenler nasıl helak edildi ise bizler de helak oluruz. Yani bay kefere rumuz, biz sadece tebliğ vazifemizi ifa ediyoruz. Velev onu sayfa yöneticisi arkadaş nahoş bulup silip atsa da, malum peygamberlerin bile görevleri apaçık bir tebliğden ibaretti. Hidayet vermek Rabbimize aittir.
Sadece Namaz niyaz ve dua mü'minleri mesuliyetten kurtaracak olsa idi, bunu ilk evvela peygamberler yaparlardı ama onlar öyle yapmayıp, hayatları pahasına bu tebliğ işine ölene dek devam etmişlerdir. Peygamberlerin varisleri olan ilim ehli olan gerçek müslümanlar bu görevi ifa etmeleri gerekir ki biz de hem namaz niyaz işlerimizi hem de bu kudsi vazifemizi karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca biz, çarıklı Müslüman değil, ayakkabılı bir Müslümanız. Sizin gibi kefere hayranları onları çarıklı bir hayata layık görseler de, Hamdolsun ki Rabbim bizleri o dönemlerden halas edip daha müreffeh bir hayata kavuşturmuştur.
Hayata anlam katan en güzel duygudur sevgi. Umut ve bekleyiş sevginin ve aşkın ruhu gıdasıdır..
Ölmemek için beklemekti belki de umut.
Ne güzel bir bekleyiş galiba bekleyişlerin en güzeli
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım...
ÇOKK GÜZEELL....
siirin tamaminimi okuduk ne dersiniz ?
Çok sevdiğim bir şiir Kenan Işığın sesiylede gerçekten müthiş oluyor...
Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta