Beklerken Ömrümden Kaçanlar

Eski zamanları gibidir şehrin
Ayaklarının dibinde tanyerini beklemek.
Zaman, alacakaranlığın ufkundan sıyrılmış da
Ellerime konmuş bir kelebeğin son nefesiymişçesine çırpınır.
Bir günlük ömründe sıkışmış,
Firari bir mahkumun
Kaçak destanına methiyeler dizen
Eski bir efsanedir seni beklemek.
Seni beklemek,
Seni beklemek diyorum,
Seni beklemek...
Seni beklemek, gelmeyecek bir cenazenin selasıdır.
Ölümden beter bekleyişlerin ızdırabıdır.
Bu yüzyılın acısıdır seni beklemek.
Bu zamanın.
Bu zamanlar, modern çağın sancısıdır.
Yapay bir doğumdan çıkmış
Gönülsüz yapılan çocuklardır bu zamanlar.
Seni beklemek diyorum,
Seni beklemek...
Kılınmayan cenazenin musalla taşıdır. 
Kaldırımlarda ölen güvercinlerin
Yaslarıdır bu zamanlar.
Seni beklemek.
Bu zamanların ızdırabıdır, seni beklemek.

Geceye düşen bir ay ışığıdır bir yandan da.
İki çocuğudur dünyanın
Umut ve rızasıdır.
Akşamıdır yürüyüşlerin.
Her esen rüzgarın.
Ayaklarına evrenin değdiği yürüyüşleridir.
Seni beklemek
Umut kokan kız çocuğudur.
Rızasına ablalık eden
Tuzu kuru ütopyaların habercisidir.
Seni beklemek diyorum
Seni beklemek...
Ah'ıdır kalleş duyguların.
Seni beklerken akar modern çağın delilikleri
Gündüzüne ay ışığı düşen zifiri karanlıkları,
Gecesine turuncu gün ışığı değen günleri.
Zaman, tanrısıdır tüm ilahların.
Seni beklerken
Tanrısı akar gözlerimden.
Seni beklemek diyorum,
Seni beklemek;
Kaldırımlara değen güvercin izlerinin
Yol gösterişidir.
Seni beklemek sevgilim.