Bilindi sırlarım, edildi ifşâ
Sır saklamak haddim değildir hâşâ
Korkarım görünmez gözden kulaktan
Halkoldum nihâyet sâfî alâktan
Söylemek lâzımdır gayri derdimi
Neden mi terk ettim kendi yurdumu
Anlatayım hâli, kalmasın bende
Denmeyen kelâmlar çürür bedende
Bir parça toprağa kinlendim önce
Boşa mı gidecek servetim onca
Korkuttu saçımın beyazı beni
Gördüm ki çizgiler kaplamış teni
Telâşa kapıldım yalnız anlarda
Sarsıldı bedenim son zamanlarda
Ne yemek ne içmek vermiyor keyif
Her günüm üzüntü, isyân ve hâyıf
Acabâ bu ömrü kim verdi bana
Ve şimdi nedendir göz koydu cana
Almasa olmaz mı yaşasam biraz
Çıkmasa yıllarca keder ve maraz
Koynumda onlarca kadınım olsa
Kadehe en güzel içkiler dolsa
Bilmesem ne zaman gelecek ölüm
Ölümü bilmek ne faydasız ilim
“Of” dedim âniden kalbimi tutup
Bekledim sessizce sırtüstü yatıp
Görmüyor gözlerim olan biteni
Bir bilsem beni bu derde iteni
Anladım, son nefes bu aldıklarım
Aklımdan çekildi tüm bildiklerim
Kalbime saplanan ağrılar arttı
Gözümü desensiz bir perde örttü
Hislerim yalnızca acı ve merak
Susadım, görmedim böyle bir kurak
Ağzımdan birden bir “of” daha çıktı
Ölmedim bilincim hâlâ açıktı
Acabâ kaç asır geçti aradan
Bin kalbur su gelir kanlı dereden
Yalnızdım kimseler yoktu yanımda
Sâdece zâlim bir sızı canımda
Bağırsam gitmezdi sesim uzağa
Anladım düşmüştüm zor bir tuzağa
Dişimle sıkmaktan kopmuştu dilim
Sanırım bitiyor, başladı filim;
Onyedi yaşında gördüm kendimi
Yıkamaz sanmıştım kimse bendimi
Dizimde yatıyor zavallı anam
Demiştim “anacım, sen dur ben yanam”
Olmadı, son nefes verdi dizimde
Dünyânın yarısı öldü gözümde
Ölmeden dudağı bir aralandı
Oğlunu, canını Azrâil sandı
“Hoş geldin” diyerek tuttu elimi
Sıktı ve bıraktı, kırdı dalımı
Ah işte bir başka şerit geçiyor
Gözlerim kızımı zar zor seçiyor
Elime veriyor doktor kızımı
Eliyle tutuyor Yeldâ yüzümü
Minicik yüreği pıt pıt atıyor
Orada kocaman bir dağ yatıyor
Bir sene sonunda kızım da öldü
Öleli sanırım yirmi yıl oldu
Ter aktı yüzümden mâvi kilime
Nasıl da dalmıştım oysa filime
Ölmeden gelmişti anam ve kızım
Okşadı yüzümü dedi; “Ey kuzum
Yanımda torunum, korkma mutluyuz
Burada gerçekle, hakla kutluyuz
Bilirsin Yeldâ’yı, günahsız öldü
Dünyâyı bilmedi, burada güldü
Ben ise Allâh’tan dilemiştim af
Ölürken demedim bir kez bile of
Bak şimdi rûhumuz mutlu burada
Seninmiş nasîb-i olmak sırada”
Vuruldum beynimden bu hayâl ile
Hâlbu ki tövbe hiç gelmedi dile
Sanırım anladım neden bu acı
Çıkardım başımdan dünyâlık tâcı
Dedim ki; “Allâhım tövbeler olsun
Dokun ki yüreğim nûr ile dolsun
Ey habîb ben nasıl bir aptalmışım
Dünyânın malına âşık kalmışım
Aklıma gelmedi hiç böyle bir gün
Hiç fayda vermiyor bugün şân ve ün
Alırsan cânımı etme beni zâ’y
Affetmezsen beni vay hâlime vay”
Gevşedi ellerim kalbimi tutan
Ya ölüm, ya yaşam bu hissi yutan
Gelmiştim saatler sonra kendime
Anlatsam bu garip hâleti kime
Acabâ ölseydim o dakîkada
Cennet mi sarardı ateş mi ya da
Yurdumdu belki de ateşin dibi
Ölürdüm tıpkı bir Firavun gibi
Ey ölüm iyi ki uğradın bana
Değmedin iyi ki yine de cana
Tevbeme vesîle olmuştu bu hâl
Demedim, bilmedi o ânı ahâl
Korkmuştum ölümden, gelmişti ölüm
Ölümle anladım, ben yalnız kulum
Bıraktım dünyâda bütün serveti
Makâmı, parayı, kemiği, eti
Çekildim kenara herkesten kaçıp
Kalbimi tek olan Allâh’a açıp
Anlattım sırrımı, bildin yolumu
O gündür beklerim, tekrar ölümü
(adana – 02.07.2006)
Ayhan Yavuz AçıkgözKayıt Tarihi : 3.7.2006 13:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!