Beklenti Ve Lüks Tokatları

Belki de hayatımızdaki insanlardan ya da hayatımızda olmayanlardan yapabileceklerinden fazlasını istiyoruz. Beklentilerimizi yükselttikçe kendimizi üzmekten başka bir şey geçmiyor elimize. Hayat o beklentilerini, yüksek lüksünü öyle bir tokat gibi vuruyor ki yüzüne ağlamaktan başka, ellerinle ıslak yanaklarını kurulama çabalarından başka elinde hiçbir şey kalmıyor, çok yazık. Bana yazık, bize yazık, benim değer verdiklerime yazık, en yakın arkadaşlarımın gözyaşlarına yazık.

Kararsızlık adı altında ağlayan arkadaşlarım oldu benim. Çünkü etraflarında dünyadaki acı çeken tek oymuş gibi davranan insanlar vardı. Arkadaşlarımın acısı hiç görülmedi sanki onlar ne olursa olsun kaldırabilirmiş gibi davranıldı. Hiç hoş değildi.

İntikam uğruna kaybolan sevgiler gördüm ben her seferinde geriye kalan tek şey pişmanlık oldu. Çünkü sevgi intikamla sınanamayacak kadar kutsallığı bozuk bir merhametsizlik, Öyle önüne gelene verilecek kadar asfalt misali yere paralel değildir.

O kadar çok ‘’yazık oldu bana’’ larım var ki benim hep kendime acıdım. Her seferinde insanlar peynirden arta kalan kırıntılar gibi vicdanlarından bir parçacık verdiler. Önüme sunulan sahtekârlığı yemek zorunda kaldım çünkü açtım bir parçacık şefkate muhtaçtım.

Ve sevgilim bize o kadar yazık ki. Sen bende gün görmedik küfürler ben sende hayatımda hiç maruz bırakılmadığım ilgisizlik denen canavarla karşılaştım. Aldatma ve aldatılma sanatını tattık seninle. ‘Biz’ mutlu olamadık. ‘Sen’ ve ‘ben’ olarakta mutlu olamadık. Uzakta duramadık. Yazık bize.

Benim çok beklentilerim vardı hayattan, yüksek lükslerim vardı; arkadaşlarım ağlamasın, sevgi denen o değerli duygu kaybolmasın, bana yazık olmasın, sevgilimle bana dokunulmasın. Hayat o beklentilerimi, yüksek lükslerimi öyle bir tokat gibi vurdu ki yüzüme ağlamaktan başka, ellerimle ıslak yanaklarımı kurulama çabalarımdan başka elimde hiçbir şey kalmadı, çok yazık oldu. Bana yazık, bize yazık. Benim değer verdiklerime yazık, en yakın arkadaşlarımın gözyaşlarına yazık oldu, çok yazık.