sana, müsveddeleri ile yazılarımı bırakıyorum
bir türlü anlatmak isteyip te anlatamadığım, zorlandığım
bir de bitmeyen hicranımı, içimde hep sızısı kalan..
sana geri kalan ömrümü bırakıyorum
sıcacık kucağında, boynuma sarılmasını babamın
bir de son bakışlarını çakmak çakmak, yeşil yeşil..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yüreğinize ve emeğinize sağlık...Çok güzel bir çalışma olmuş...Kaleminiz daim, ilhamınız bol olsun...Saygı, selam ve dua ile...
harikaydı gönlün kağıda işlemiş halini okudum mısralarda daha güzellerini de okumak dileğiyle abim tam puan ilhamın ve aşkın daim olsun
Gerçek şairleri tenzih ederim. Burada bahsettiğim imgelerin arkasına sığınarak sınırsız saçmalama özgürlüğüne sahip olduğunu düşünen sözde şairlerdir.
NE GÜZEL SADELİKLE ANLATILMIŞ DUYGULAR ŞİİRE ANLAM KATAN DA BU ZATEN TAM PUAN VE ANTOLOJİMDE SAYGILAR
güzel yüreğine emeğine sağlık
( Seneca ) der ki, Hafi f acılar konuşabilir; ama derin acılar her zaman dilsizdir..
Dilin konuşamadığı yerde şiirler konuşur ve sen Zafer kardeşim öyle bir konuşturmuşsun ki şiirini kutlamaktan gayrı elimden bir şey gelmez
T E B R İ K L ER
bırakılan geniş bir duygu nehri aslında.. öyküleşmiş.. şiirleşmiş.. şarkılaşmış.. içe işlemiş bi hayat..
...
bana en çok ellerini bırakmasını istemiştim sevdiklerimden..
önce annemden.. yanı sıra babamdan.. beni emanet ettikleri abilerimden.. kutu kutu pense oynadığım arkadaşlarımdan ve sevdiğim herkesten.. sonra elini tutamadığım bi duygudan.. sevgiden..
...
hiç biri bırakamadı.. uzak kaldığımda onlardan sadece ellerime bakıp ağladım..
...
büyüdüm sonra.. anladım ki bırakılanlar aslında istenilenlerin çok çok soyutlaşmış hali.. aradım ve şiirde buldum özlemleri.. özlenenleri.. işte bırakılanların en özeli..
koca bir şiir nehri..
...
güzel bir şiir okudum..
sevgiler..
*sana hatıralarımın en neşeli hallerini bırakıyorum*
VE
*yüreğimden yol alıp gözlerimde demlenen hasretinin acısını…*
Sevda bumu ...kutluyorum ( +10 ) kardeşim ...selamlarımla , yüreğiniz var olsun......
Sana seni bırakıyorum
Bensiz büyüteceğin
Ve ben öylece gidiyorum
Dilimde hüzünlü şarkılar
İçimde çağlıyor sevdan
Sesin adımı çağırıyor
Durup dinliyorum
Her titreşimi kalbimden bir köşe kesiyor...
yazan yüreği selamlıyorum
Ama bence, başlık biraz kibirli..
Saygıyla..
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta