“Belirli günler ve haftalar”dan nefret ederdim çocukken.Belirli-belirsiz bir sürü şey için bize şiir-kompozisyon yazdırır,sonra “hadi çocuğum amcalara pipini göster” tarzında herkesin içinde okuturlardı.Gönlünün köşesine dahi değmeyen,duygu yoksunu o yazılardan sonra gönlümün derinliklerinden çıkan ilk “belirli gün” yazım bu,senli ilk gün:10/01/2009…
Çölde susuzluktan ölmek üzere olan bir adama sunulmuş “kutsal damaca”sın sen.Sevimsiz bir su markasına benzeyen sevimli gözlerinle dünyama ‘turkuaz’ getirdin,hüzne adres değiştirttin.Biraz sert,çaktırmadan sevecen…Hem gururlu,hem nazlı…İyi ki geldin ‘TURKUAZ GÖZLÜ’…
Yazılmış bütün kader senaryolarına inat sevdim seni.İhanet ettim yıllarca koyun koyuna yattığım yalnızlığa.Bütün şiirleri gözlerine,bütün şarkıları sözlerine adadım.Bundan sonra bildiğim en güzel şiirdir dört hece,iki kelime adın…
“Yeter” dedim gönlüme bu kadar mola.Şimdi koşma zamanı; iyinin,temizin,güzelin peşinden ve gönül gözüm sadece seni gördü çok güzeller içinden…Kapattım senden gayrısına ‘umuma açık’ kalbimi.Saltanat kapısı gibi kapandı koca kapı,içinden geçen tüm acıları,üzüntüleri,yanlışları dışarı iterek.Bundan sonra sen çalmazsan kimseye açılmaz bu koca yürek.Ve “bekle” dersen yaşayacak,bir ömür seni bekleyerek…
Şimdi hiçbir yere koyamıyorum seni.Hani “başımın üstünde yerin var” desem,bulutlara koymam gerekir kafamı söküp.Hani yıldızlara koysam,hilale ayıp olur boynunu büküp.En iyisi gönlümde ol turkuaz gözlü.Kimseler gelemez oraya senden ziyade.Ve bir gün sen orda olmazsan işe yaramaz gönül,toprağa iade…
Turkuaz bir dünyanın kara çocuğuyum şimdi. “Seviyorum seni” desem yağmur yağacak. “Sevmiyorum” desem yalan olacak.Kırık dökük sevdaların yorgun savaşçısıyım.Yüreğimdeki kılıç yaralarından bir sergi açsam,kapalı gişe oynar vurulmuşluğum.Şimdi kılıç senin elinde; yüreğim yüreğinde.Ya vur,ya da…Ya da gir nolur! ! !
Kayıt Tarihi : 11.6.2009 12:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!