Beklenen Şiiri - A. Ali Ural

A. Ali Ural
39

ŞİİR


60

TAKİPÇİ

Beklenen

Sabah, atını çatlatırcasına koşuyor gece içinde. Siyahın dalgalanmasından anlıyoruz hızını. Kan ter içinde gece; sabahı taşıyor çünkü. Gece bitmiyor; sabahın ağırlığı. “Çabuk! ” sözünü duymamak için kara eliyle, kara eliyle sıkı sıkı ağzını, kapatıyor, ışık sızacak açılsa kapı, kapatıyor ve camda beliriyor: “KAPALI.” Bekliyor, dükkan açılmadan alamaz; bekliyor, dükkan açıldığında alamaz; beklemese yükselmezdi eşyanın fiyatı.

Gözlerden kaçan ışık pencerelerde. Hastalar tutuşmuşlar elele, aydınlatmaya çalışıyorlar zifiri karanlığı. Tutuşmuşlar, suları çekilince dünyanın. Bozulmuş med-cezirin saati. Şimdi fısıldıyorlar birbirlerine, kulaktan kulağa korkunç bir sırrı. Dökülüyor ses kulaktan kulağa, yüzden yüze sıçrıyor sarartı. Kimse yüksek sesle söyleyemiyor. Fısıltılar ürpertiyor koridorları. Hastanenin duvarları terliyor. Serum şişelerinde bitiyor sıvı.

Bu haber yarın manşetlere çıkacak. Bu haber, dokuz sütuna basarak ayağını. Kendinden emin ufku süzecek. Ucu yumruklu simsiyah kollarını, kaldırarak bağıracak korkunç bir sesle:

ARTIK SABAH OLMAYACAK! SABAHIN ATI ÇATLADI!

Oysa ne müthiş bir koşuydu bu! Bir koşu, kulvarını melekler çizmiş. Oysa ne müthiş bir koşuydu bu! Geminden bembeyaz köpükler akan. Oysa ne müthiş bir koşuydu bu! Bir at, değdiği yeri ağartan. Oysa ne müthiş bir koşuydu bu!

Fecr-i kâzib, tekzib etmezse bu korkunç sırrı. Morgların kapıları bir bir aralanacak, bir bir aralanacak ölü göz kapakları. Son kez görmek için dünya gözüyle. Gecenin rahminde kalan bebeği. Madem güneş hiç doğmayacak...

Gecenin küreği işlesin artık. Toprak çekiştirsin eteklerinden. Atlarını mahmuzlasın şeytanlar. Şeytanlar bile mazlum beklerken.

Ah beklemek! Ah tırnakları hayatın! Öyle bir bekleyiş ki hepsiyle kıyaslayın:

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Seni beklediğim kadar bekleseydim dağları, yıkılır giderdi bu ayrılık anıtları. Seni beklediğim kadar bekleseydim güneşi, güneş ayla yer değiştirirdi. Seni beklediğim kadar bekleseydim kendimi. Hırsızlar gözlerime ilişemezdi...

Beklenen!

Sen nereden bileceksin! Yaprakları titreten zemheri soğuğudur. Beklenen! Sen nereden bileceksin! Sırtlanların sığınağı bir çift göz kavuğudur. Beklenen! Duraklardaki yüzlere sen hiç dikkat ettin mi?
Beklenen! Bilmem sen hiç bekledin mi?
Saniyeler geçti, dakikalar geçti, saatler geçti, günler geçti, haftalar geçti, aylar geçti, yıllar geçti.
“GEÇTİ İSTEMEM GELMENİ! ”
Sahi geçti mi?

Geçmedi. Çünkü öpülmedi çocuğun eli. Geçmedi. Çünkü bütün seferler iptal edildi. Geçmedi. Çünkü değişmedi ışığın rengi. Geçmedi. Yokluk perdesi hâlâ gölgeli...

Geçti, istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme artık neye yarar!
Sabah, atını çatlatırcasına koşuyor gece içinde. Siyahın dalgalanmasından anlıyoruz hızını...
Hastaların gözü perdede!

Beklenen, Necip Fazıl Kısakürek.

MERDİVENŞİİR

ŞUBAT MART 2006

Sayı 7

A. Ali Ural
Kayıt Tarihi : 26.2.2016 13:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

A. Ali Ural