Simsiyah bir gecede gönlümdeki yıldızları kaydırıp seni dilerken gözlerini çağırdım uykularıma...
Gülümseyişinde saklı yaşama sevincimi aradım kuytu yalnızlığımda.
Sesinin soğuğunda ısıtmak istedim üşüyen ellerimi;
kabullenemedi gönül hala gittiğini...
Haziran sıcaklığını getirdiğin ömrüme şubatın ayazını bırakıp çekildin kenara.
Bense bıraktığın yerden sevmeye devam ediyorum inadına.
Bir kadının özlemini çektiği yavruya kavuşmasındaki heyecanla,
sahradaki kum tanelerinin suya duyduğu aşkla,
karanlıkta uyanıp annesini arayan bebeğin hissettiği korkuyla
seviyorum; inadına...
Seninle başladığım günü yine seninle bitiriyorum işte....
Bir pazar sabahını daha ismini sayıklayarak selamladım
ve adına dualarla veda ediyorum.
Kafamda çözümünü bulamadığım denklemler,
ruhumda hasretinle açtığın yarıklar ve yüreğimde başlattığın yangınlarla merhaba diyorum belkide geceye....
Dedikodunu yapıyoruz şu sıra yıldızlarla,kulakların uğulduyorsa bundandır itiraf edeyim.
Senin kalbin tertemiz hissedersin adının geçtiğini, birinin her nefesinde.
Rüzgar uzunca dolaşıyorsa saçlarında,
ısmarladığım kokunu çalıyordur senden kızma.
Yağmurlar kirletiyorsa arabanın camlarını
çok uzaklara götürmesin seni yollar diye,öfkelenme...
Ben değilim aslına bakarsan sürekli seni tutan zihninde...
Her şarkı seni söylüyorsa
her şiirde adına denk sözcükler yaşıyorsa,
her çiçek sen gibi kokuyorsa
ve ruhun resmediliyor,ilham oluyorsa her sanat eserine
çıkartılabilirmisin bir an olsun kalp atışlarımın ritminden ismini.
Yok yok..
Ben değilim seni ağustos orucunda iftarı bekleyen ırgat sabırsızlığında bekleyen.
Çalan kapılar ardından ayak seslerini getirirken,
geçen her otobüs yolcularında seni anons ederken,
uykularım bile sana selam durmuş benden firar ederken
mümkün değil
ben değilim seni böyle delicesine özleyen...
Kayıt Tarihi : 27.4.2011 16:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!