Beklemeyi bekle Sevgili
Seni özlediğimde özümü toprağa dönerim. Bir pınarın beyaz akışına yaslarım. Kırılmış güllerin dalında ararım. Yaralı bir güvercinin işgal edilen Kudus’ten getirdiği son çırpıda irkilirim. Aşlar susar, taşlardan ağır bir yenilgi kemirir özümü. Beklerim, bir gün bomba eylemi olmayan Bağdat bülbülünden senli bir türkü. Gurbet yazarım, kurulmuş öçlerin kan gölü kıyısında azınlık havarilere… Kandan oyulan bir bağırda ularım. Acının tavanına seni yazar beklerim. Sensiz uzaklara uzağım, yaralıyım, gitme yerinden…
Umutlarımın unutkanlığında utanır beklerim çıplak özlemlerinle gelmeni… Ben gelemem bir yanım uranyum kaplı Babil,bir yanım katı petrolün dölü çıkarkent. Ey yar! Sen beklemeyi bekle… Ekle beni beklenenlere…
Son tebessümlerin bitmeden haber geldi Batı Şeria ‘da dudaklarına kadar yarılı seninle çıktığımız gün kadar yeni doğmuş bebişin ölümünü. En son ne zaman öptüm bilmiyorum. Bilsem de minnacık dudakları yaralı Ahat ‘ı düşünürken öpemem. Kurumasın dudaklarının benli suları. Söz öpeceğim, belki toprağıma öpmeden önce.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.