Lâl oldu insan,ölüme karşı birleşti.
Zamanı geldi birer birer yüzleşti.
Kimileri kaldı,toprağın altını seçti,
Kimileri vardı, hakikat kapısından geçti.
Gelemedim bırakmadılar,
Kuşlar gitti,fareler gitti beni bırakmadılar.
Gölgeler duvarın bu yakasında, anahtarın küflü halkasında...
Parıltı gitti, küf gitti beni bırakmadılar.
Hacmi olmayan bu küpün kütlesi ben oldum,artık iki boyutluyum,
Yüzey gitti,boyut gitti beni bırakmadılar.
Şehrin tam ortasındayım,insanların arasında...
Kimini gördüm; titriyen eli ıslak cigarasında.
Kimisi ketum; sırrı var göğsündeki yarasında.
Kiminin aklı başka yerde kiminin sılasında.
Şehrin tam ortasındayım insanlığın aynasında.
Ne kadar öteye bakılırsa o kadar gidilir,
Kalsa da madde geride, perde ruhla geçilir.
Bilinmezdir ölüm,korkutur her ferdi ve çağı,
Ferhat korksaydı ölümden delebilir miydi dağı.
Yine efkâr basmış en modern silahlarla şehri.
Gezmiş kapı kapı,içirmiş en acı zehri.
Sanma ki bendler taşmış her taraf sel,
Şu gördüğün tatlı su değil,gözyaşı nehri.
Dinle! sen de benim gibi insansın.
Bunca yıllık macerada vucut bulmuş lisân'sın.
Uzaklara gel ey çocuk
Sulara ve vahşiliklere,
Bir masal perisiyle el ele..
Çünkü dünya; bilmek istemeyeceğin acılara gebe.
Dünya hiç görmediğin kadar ağlayanlarla dolu.
Çocuk kaldıkça sen hiç anlamayacaksın bunu.
Bir gün büyüdüğünde Pinokyo'nun insan oluşunu,
Sen de sorgular mısın, o masaldaki mutlu sonu.
Dünya hiç anlamadığın kadar ağlayanlarla dolu.
Çocuk kaldıkça hiç anlamayacaksın bunu.
Gün gelir "Pinokyo'nun insan oluşunu"...
Sorgularsın o masaldaki mutlu sonu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!