Hangi Uyanışın Sancıydı Bu Geceden Sağılan
Sarımsı Kara Zifir Yarım Yamalak Bir Uykusuzluğun Sanrısında
Bre Hey
Karanlığın Savunucusu
Yaşam Harmanında
Veren El Olmuyorsun
Bari Çalan El Olma
Cihan için gün telefonun çalmasıyla başlamıştı ablasıydı arayan, bir an önce bize gel enişten bekçilik işi bulmuş oraya gideceksiniz diyordu, olur diyerek umutla aceleci bir şekilde giyinip doğru düzgün kahvaltı etmeden eşine hoşça kal diyerek yola koyulur. Ablasının evi yakındadır kısa sürede ablasına varır. Onlarda kahvaltı ediyorlarken oda buyur edilir bir bardak çay ister ve gelen çayı içene kadar kahvaltı faslı kısa sürüp bitmiştir. Ablasına hoşça kal denilerek eniştesiyle yola koyulurlar. İki araçla ulaşılır istasyon arkasında gidilmesi gerekilen yere. Temel atmak için arsanın ortası oyulmuş önceden var olan bahçeli ev yıkılmış, kalan ise bir odunluk ve çardak kısmıydı bir kaç ağaçla birlikte. Arsanın karşısı ve iki yanı evlerle dolu idi ne anılar kalmıştı ne anıların sahipleri, ortalıkta sadece binayı alan müteahhit ve ortağı kayınçosu vardı. Eniştesi onlarla konuşup onu tanıştırıp ne yapması gerekenlerin bilgisini ve çalışma düzenlerini anlatır bu işi küçük ortak üstlenmiştir. Asgari ücret vereceklerini, sigorta yapacaklarını gece ve gündüz inşaat alanında bulunacağını(ne tuvaletin ne yıkanmanın olmadığı basık tavanlı inşaat tahtalarından sedir benzeri bir şeyin üzerinde koca kütüklerle bir arada) odunlukta yatacağını söyler. Cihan boyun eğişini suskun bir ırmak gibi kabullenişini peki diyerek belirtir. Bir yandan da aklında durumu değerlendirir ya sabır diyerek iç geçirir. Başlar işe koyulmaya o arada açıkta kalan izinsiz su borusunu görünen kısımlarını kürekle toprak alarak örter. O sırada küçük ortak gelir onu az ilerde kendi yaptıkları yeni on katlı bir binaya götürür, orada inşaatla ilgili alet edevatı birlikte bir köşeye dizip düzenleyerek üzerlerini naylonlarla örterler, ardından binanın bodrumuna giderler, oradaki fayansları düzenlerler kırıkları ve yerlerdeki tozu pisliği ona süpürttürür çöpleri çöp bidonuna attırır.
Öğlen dinlencesi gelmiş azığı ile küçük ortak biraz peynir birkaç haşlanmış yumurta biraz zeytinle gazeteden sofra bezi yaparak armut ağacının altına meysiz çilingiri kurarlar, karınlarını karıncalarla uçuşan böceklerin arkadaşlığı eşliğinde doyururlar, kaçak çekilmiş olan su hortumundan sularını da içerler. Yaşanan bu birkaç saatlik bekçilik serüveni hiç hoşuna gitmemiş içerlemiştir. Üstelik bir ayda alacağı 450 lira, ev kirasına vereceği 300 lira paradan sonra elinde pek bir şey ifade etmeyecektir de. Birde iki araçla iş yerine gelirken iki araçla evine döneceğinden günde nerede ise 6 lira yol gideri olacaktır. Üstelik çalışma alanı tuvalet gereksinmesini bile karşılayamayacak bir ortamda hiçte sağlıklı değildi. Ortalık sakin ve sıcaktı, küçük patron görünürde yoktur, arsanın bitişiğinde ki komşu eve gidip yaşlı adama anahtarı bırakıp iş sahiplerine vermesini söyleyerek oradan hışımla benliğindeki isyanla şimşek rüzgârıyla şişen öfke bulutlarını toplarcasına uzaklaşır.
Hatırımı Soruyorsun Sağ Ol Dostum
Ülkeden Berbatım Daha Nasıl Olsun
Kavururken Güneş Topuk Uçlarında
İşsiz Kulvarlarda Koşup Durmuşum
Akşam olunca midesi tuhaflaşıp barsakları anormalleşerek on beş gün ishal olmanın sıkıntısını yaşar.
Kapitalizmde ücretli köle olmanın her işe koşulmak olduğunu bilmesine karşın kabullenemediğinin iç geçirişini kimseye anlatamaz, kimsede anlamaya çalışmaz hep söylenen boyun eğmesidir.
Yollarında Ne Çok Volta Vurmuşum
Koşumsuz Günlerde Kaybolmuşum
Kara Sular İndikçe İnatçı Ayaklarıma
Ali Dağından İsyanımı Savurmuşum
Teslim Olmamıştı Ne Zindanda Ne Dışarıda Bir Direnmek Kalmıştı
Açlığa Mahkûm Boynunda Halk Sevdalısı Lalesiyle Bir Prangalı…
Bizlerinde Söyleyecek
Sözü Olmalıdır Mutlaka
Sana Zulmedene Sakın Ola
Öbür Yanağını Uzatma
Sen Her Ne Olursan Ol
Ben İsa Değilim A Canım
Lütfen Kusura Bakma
Yalana Yanlışa Düşüp Kanma
Yaşam Dayanışmanın, Sınıf Kardeşliğinin Duvarını Örün Diyordu Örün, En Sert Rüzgârlar
Ancak Öyle Karşılanır, Birer Birer Kalınırsak Bir Başımıza, Yıkılırdı Her Bir Ağaç, İnsan Ormanımız Fakir Kalır Yanardı İnsanımız Kül Olur Savrulur Tutunamazdı En Azgın Fırtınalara Vahasız Sahra Gülü Olurdu Yabanlar Arasında.
Bu Nasıl Bir Çelişki
Hey Yarım Aklım Dur Yerinde
Bak Hep Ağlıyor Nehirlerimiz
Soldurulmakta Mavilerimiz
Kaç Acı Büyür O Minik
Ezgin Sevecen Yüreklerimizde
Biliriz Gün Şafağın Ardında
Güler Elbet Bizimde Yüzlerimiz
Bitmedi…
Vedat Koparan 04.07.2009
Vedat KoparanKayıt Tarihi : 30.7.2009 14:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!