bağışla beni
kendimi tanıtırken
sadece senin adını söylemeliydim.
...........................
Japon şiirinin bariz farklılığını, zarafetini, duygusunu ve anlam yoğunluğunu hiçbir şey ile kıyaslayamayız. Buna rağmen bu güneş ülkelerinin insanları bu dar kalıplarda ne kadar derin düşündüklerini görebiliriz.
Japon şiiri onun resmi gibi doğanın çıplak bir fotoğrafı gibidir. Japon şairi doğayı o kadar soyar ki tekil-bekar bir düşünceye ve sıkı bir duyguya benzesin. Burada insan ve onun düşüncesi herhangi bir şey değildir ancak doğanın ve aşkın ta kendi nakşı! Buna rağmen bu sadelik ve üryanlıkta belki de derinliğin dibine varmak imkansızdır.
Gözlemlediğimiz ve gördüğümüz kadarı ile şair Behruz Dijurian’ın bazı şiirleri bu güneş ülkeleri şairlerinin şiirinin tadını anımsatır insana...
O geçmişin, günün ve geleceğin şairi ve şiiri ile bir katalizör köprüsü kurmaya çalışarak insanın ruhunun, hayatın anlamının ve aşkın o dipsiz derinliğine keşfe inerken, yaniler ve yanıtlar aramaktadır, şiiri ''suyun ayak sesi'' gibi ilk önce umut getirici sesi, daha sonra coşkusu ile kendisi ve gittiğinde belleğin ve yüreğin derinliğine bırakılan o tazelik ve de yeniden hayat veren iz gibidir...
(Hüner ve sanat dergisi / Iran 2007)
...................................
Benim aşk hikayemi duymadan geçiyorsun
bu eski şaraptan tatmadan geçiyorsun
Ben ki seni her zaman sevmişim
ne suçum vardı ki bakmadan geçiyorsun
''Mehdi Dijur Hamedani''
Babası Mehdi (1924-1991), annesi Şemsozzaman (Şemsi), Behruz Dijurian 21.03.1961 tarihinde Hamedan, İran’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İran’da bitirdi. Ayrıca özel bir okulda Fransızca öğrendi. 1980’de yüksek eğitim almak için Türkiye’ye geldi. ODTÜ’de bir yıl İngilizce okudu. 1981’de İstanbul Teknik Üniversitesinde Metalürji Mühendisliği bölümüne başlayıp 1986’da bitirdi. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İnsan Kaynakları
Yönetimi bölümünde yüksek lisansını bitirdi. Kırklareli Üniversitesinde Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünde doktora çalışmasına devam etmektedir.
Şiir yazmanın yanı sıra şiir, hikâye ve kitap çevirisi ile uğraşmaktadır. Çevirdikleri ve yazdıkları İran, Macaristan, Amerika, İngiltere, Belçika, İtalya, Fransa, İsveç ve Hindistan’da değişik sanatsal ve edebi alanlarda konuşuldu, yayımlandı. Mevlana, Ömer Hayyam, Hafız Şirazi, Mehdi Dijur, Lorca, G. G. Marquez, H. Böll, Şamlu, Frouğ Farrouhzad, S. Sepehri ve diğer yazarlardan eserlerle birlikte Kör Baykuş (Sadık Hidayet), Ben Manchester United’i
Seviyorum (Mehdi Yazdani Khoram) romanları, İran Öykü Antolojisi, Çağdaş İran Felsefesi (Reza Ardakani) ile Baba Abdal Kaşani “Rübailer”ini (12-13. yy) Türkçeye çevirdi. Değişik akademik ve edebi çalışmalara katkıda bulundu.
İran’da yayınlanan çevirileri arasında Sır (The Secret, Rhonda Byrne), Serdar Özkan’ın Kayıp Gül ve Hayatın Işıkları Yanınca, Susanna Tamaro’nun Yüreğinin Götürdüğü Yere Git vardır.
Cellâdı Lorca’yı Anlatıyor dünyadan çeviri hikâyeler ve Suyun Ayak Sesi (Sohrab Sepehri) çeviri şiir kitabı, Farsçadan Yüce Hikmet (Muhsin Pehlivan), Destûrü’l-kâtib fî Ta‘yini’l-merâtib (Şems-i Münşi’in inşa sanatı ve âdâbına ilişkin, padişah, vezir ve devlet ricalının unvan, lakapları ve araladındaki yazışmalar, münşîlerin görevlerine dair ünlü eseri, 767/1366) tercümesi, Mehdi Dijur’un Karanlık Gecenin Hikâyesi (Şerh-i Şeb-i Dijur) şiir divanının çevirisi ve kendisinin ikinci şiir kitabı Sokak Senin Sesini Duymaz Türkiye’de ve Kırmızı Saçlı Kadın (Orhan Pamuk) romanın çevirisi İran’da yayımlanmak üzeredir.
Çocukluğundan beri şiire ve edebiyata duyduğu aşk onu bu yola sevk etmiştir. En büyük ilham kaynağı babası İranlı şair ve düşünür merhum Mehdi Dijur’dur. Onun için babasının değerli ve ayrıcalıklı olması, güçlü bir kalem ve sorumlu bir şair olmasından öte, oldukça insancıl ve merhametli biri olmasıdır. Her ne kadar meyve ağacın tam altına düşmediyse de, Behruz Dijurian, Mehdi Dijur için “O, Şiirim Olmadan Önce” başlıklı bir yazısında
der ki:
O, hayatındaki tüm kırgınlıklara, kederlere ve karanlıklara rağmen şiirini asla umutsuzluğa ve umursamazlığa terk etmedi. Işığı aradı, gördü, ona uzandı ve vardı da. Hafız gibi şiiri asla ikiyüzlülüğün gri rengine bürümedi. Şiiri kendisi ve kendisi de şiiri idi. Zulmü hiçbir zaman, hiçbir şekli ile onaylamadı. Acıyı görüp tespit ve teselli etti ve daha önemlisi paylaşıp çözüm aradı. O, Hafız gibi, Hallaç gibi, Böll, Şamlu, Lorca, Cibran, Nazım gibi hep insanın, olayın, acının ve aşkın tam ortasındaydı. O, Hallaç gibi “Enel Hak” düşüncesinin darağacına çekilmesini sonsuza dek mahkûm etti. Şamlu gibi "şiirinin ninni olacağına zurna sesi olmasını tercih etti", Cibran gibi “gerçeğin iki kişiye, anlatana ve anlayana ihtiyacı olduğunu” belirtti. Ve “gerçek aşk” Behruz Dijurian gibi hem anlattı hem de anladı. Eliot gibi “başlangıcında sonu vardı, sonunda da başlangıcı”. Lorca gibi “kandan kızıl gözyaşları” vardı, Sohrab gibi “başka bir gezegende de çiçeği koklayabilme umudunu taşıyıp tüm açık, aydınlık ufuklarla ilişkisi” oldu. Ağaçların soyundan gelen Nazım gibi “tek başına ve hür, beraber ve de kardeşçesine” diye haykırdı. Ve kendisinin dediği gibi “acısı olmayanla cennette beraber olmak yerine, acısı olanla cehenneme atılmayı” tercih etti... Mum gibi kafası, kelebek gibi
kanadı ve aşk gibi ciğeri yandı... Şiirin Şems’i ve birçok şeyi... “O ki herkes gibidir, ama kimse onun gibi değildir!”
Behruz Dijurian için şiirde klasik ve modern ayırımı yoktur; ona göre her ikisinin de ayrı tadı ve keyfi vardır, eğer işin ehliyseniz hangisine el değdirirseniz mubahsınız, mübareksiniz, Mehdi Dijur’un buyurduğu gibi; “Hüner pençede mum gibidir, ehl-i fennin elinde ama!”
Ve inanıyor ki, önemli olan bir edebi eserin gayesi ve muhtevasıdır, kalıbı değil, ki içerik beyindir, kalıp da deri!..
Ona göre kötü şiir yazmak ağır suç işlemek gibidir, belirli bir saatten sonra sizi kimse koruyamaz!
Dijurian aşkı hayatın, şairi tarihin ve şiiri de özgürlüğün çerçevesi olarak görmektedir... O aşkı ve acıyı asil, ayrıcalıklı görür ama acıya bakışını da bir yazısında şöyle belirtir:
“Bir dilencinin kesilmiş ayağı gibi acımızı herkesin önüne sermeyiz biz!”
Dil ve söz Dijurian için kutsaldır ve “İnsan dilinin altında saklıdır.” der Ali ibn Ebu Talib. O, Mevlana’nın birleştirici sözü “Aynı dıl (gönül) olmak aynı dil olmaktan iyidir.” ile beraber “Dıllar (gönüller) arasında yol varsa dillere gerek yok.” der...
Türkçe, Dijurian’ın anadili değildir ama o, onu ana gibi kucaklamıştır.
O, tarzdan ziyade düşünceye bakar ve düşünceden kaynak alan davranışa ve duruma odaklanmaktadır. Düşünce onun için en önemli şeydir ve ona (iyisine ve yenisine) karşı beyinde Çin Seddi yapmamak, yaptırtmamak gerektiğine inanmaktadır. Sanatın uzun bir yol olduğunu savunmakta, kendisi için “Yolsa uzak, bense yeni yolcuyum.”1 demektedir. O fazla söze gerek görmeden, “Bir sanatçının düşüncesi, duygusu ve içgüdüsü satırları arasında saklıdır” ve “Güzellikler detaylarda saklıdır, detayları görebilenler güzeldir.” der.
Behruz Dijurian İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği üyesidir (İED), ve işitme engellilerin Türkçe işaret dilini bilmektedir.
İstanbul’da yaşamaktadır.
“Biz ışık pınarıyız, gülüyoruz ve yansıyoruz
Biz aşktan yaşıyoruz, ölmedik ve ölmüyoruz.”
Ya Hu
Hamedan-İstanbul yolunun şairi / bd
Behruz DİJURİAN
Mart 2010
[email protected]
behruz.dijurian/facebook
ve kalp ve kovan ve kız kulesi/facebook
instagram: behruz_dijurian
Twiter@BehruzDijurian
Eserleri
Yayınlanan Eserleri:
Türkiye’de:
- ''ve kalp ve kovan ve KIZ KULESİ'' şiir kitabı (Cinius Yayınları) (2010), 6. baskısı: 2022 (Doğukitabevi)
Kitap BCA (Book, Cultur and Art) Gazetesinin düzenlediği değerlendirmede (2018) Altın Kalem Ödülüne layık görüldü.
Bu kitapta şairin kendi şiirlerinin yanı sıra, dünya edebiyatından -Mevlana, Hayyam, Hafız-ı Şirazı, Mehdi Dijur (Şerh-i Şebi Dijur=Karanlık Gecenin Hikayesi) , A. Şamlu, F. Farroukhzad (Fruğ) , L. Hughes, G.G. Marques, Margot Bickel, B. Brecht, Halil Gibran, J. Prever, Lorca...vd'den yapmış olduğu şiir çevirileri de yer almaktadır.
- İran'da yılın (2012) en iyi romanı ödülünü alan, Mehdi Yazdani Khorram'ın ''Ben Manchester United'i Seviyorum'' romanı, onun çevirisi ile Türkiye'de Demavand Yayınlarından çıktı.
-Baba Afzal Kaşani Rubaileri’nin çevirisi, Okumuşlar Yayıncılık (2018)
-Çağdaş İran Felsefesi (Reza Daveri Ardakani) (2018, Visal Yayınlar
-İran Öykü Antolojisi, (Doğukitabevi, 2019)
Kitapta; Sadık Hidayet, Ali Eşref Dervişyan, Resul Pervizi, Celal Al-i Ahmed, Huşeng Golşiri, M. Haşim Ekberyani, Yusuf Alikhani, Ali Ekber Janvand, Cevad Mojabı ve kendisinden öyküler yer almaktadır.
- "Kör Baykuş", Sadık Hidayet romanı (Doğukitabevi, 2019)
İran’da:
-’’The Secret’’-Sır- (Rhonda Byren) kitabı (2008- Çınar Yayınları)
- Türk Yazar Serdar Özkan’ın ’’Kayıp Gül’’ (2010, Aamout Yayınları) ve ’’Hayatın Işıkları Yanınca’’ (2011, Aamout Yayınları)
-''Yüreğinin Götürdüğü Yere Git'' (2013, Nazlı Yayınları)
- Sohrap Sepehri'nin ''Suyun Ayak Sesi'' şiir kitabının çevirisi, ''Celladı Lorca'yı anlatıyor''/Dünya Yazarlarından Çeviri Öyküler Antolojisi, kendisinin "Sokak Senin Sesini Duymaz" ikinci şiir kitabı Türkiye'de, “Kırmızı Saçlı Kadın” (Orhan Pamuk) romanı, İran’da yayınlanmak üzeredir.
[email protected]
www.facebook.com /behruz dijurian
www.facebook.com/ve kalp ve kovan ve KIZ KULESİ
www.antoloji.com/behruz_dijurian
instagram: behruz_dijurian
Twiter@BehruzDijurian
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
''aşk'tan yola çıkıp sevgiye koşan''güzel insan
Behruz Dijiruan'a
seni tanımak zevkin ötesinde şans benceseni daha yeni tanıyan dostların bile yıllardır tanıdığın dostların kadar sevildiğini hissediyor çünkü yüreğin insanı kucaklıyor, daha tanımadan seviyorsun insanları çünkü insanı muci ...
Cellat
Kurşun kalbe sıkılmaz
Kafaya sıkılır
O kadarını düşünür celladım!
Behruz Dijurian
salam.
nemidoonam mano yadet hast ya omidvaram ke halet khoob bashe. sherat gashange midooni hich vaght baraye man az sherat nahoondi.