Begonvilli Sevgilim, Burdur'um Şiiri - Y ...

Mehmet Şerif Ekici
153

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bir kente çıkan bütün yollar lavanta kokuyorsa o kenti kutsamalı, sevgi ile yumalı.
On yedi yaşımın delişmen kanı damarlarımda çağlarken ayak basmıştım Burdur'a. Önce tertemiz bir koku vurmuştu yüzüme. Ne kokusuydu bu? Bilmiyorum, bilemedim. Sadece tertemiz bir koku. Çok sonra anladım ki bu kent, gelenlerini önce bu kokuyla seranser yıkar paklar da öyle salar şehre. Bu yıkama seremonisi ilk geldiğiniz günün akşamına kadar devam eder. Güneş, gölü ışıtıp batınca bu kutsal tören biter ve artık bu kent delikanlılığınızın başkenti olmuştur.
Bu efsunlu kokunun ne olduğunu kentte yaşadığım yıllarda çözerdim çözmesine de Söğüt Dağı'ndan göle yansıyan mavi cennet olmasaydı. Mütevazi gelirlerini tüm ihtiyaçlarına yettiren mütevekkil insanlarını tanımaya başlamasaydım. Sipsinin kalbe işleyen sesi beni yıllarca avare edip hergele gibi sokak sokak gezdirmeseydi.
Bir kentin iklimini hava şartları oluşturmaz. İnsanıdır, mahallesidir, çarşısıdır, sokağı, pazarıdır kentleri ısıtan. Ki ben Burdur'un havasına kiraz cemresi derim. İlk kiraz kalbe düşer Burdur'da. Mevsim mevsim kiraz cemreleri sırayla ılıtır yürekleri.
Meydanından Oluklaraltı'na saptığınızda başka bir iklim yaşardınız mesela. Buradan çay kenarına kadar uzanan yolda sağlı sollu meyhaneler olurdu. İzbe fakat nevi şahsına münhasır meyhanelerden çıkanlar; hak aramayı bilen, insan merkezli düşünen, medeni ve kendi halinde müdavimlerdi.
Köprübaşı'na sapmadan yolu kesip karşı mahalleye daldınız mı buyurun size başka bir irem iklimi. Yani baştan aşağı bedeninize düşen huzur: Tahtacılar Mahallesi. Evlerinin önünde oturan genç kızların kösnül gülüşmeleri. Bahçe duvarlarını sarmış begonviller. Yaz akşamüstlerinde sokakları sulayıp serinleten genç kızlar ve onlara eşlik eden akşamsefaları sizi bir masalın içine sürüklerdi.
Nisan sabahlarında güneş, çarşıyı sarıyla yıkardı. Güneşten dökülen sapsarı mimozalar çarşıyı adeta bir sel gibi önüne alıp yıkar sonra da göle doğru seğirtirdi. Sen ise; hani sakarcaların tatlı yürüyüşlerini seyredersin de dudaklarına belli belirsiz bir tebessüm konar ya işte öyle bir tebessümle, adımlarının seni nereye götüreceğini bilmeden şuursuz yürümeye devam ederdin.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta