Askerlik ana kucağı
De ki peygamber ocağı
Duysun köy, kent ve bucağı
Zenginimiz bedel öder
Fakirler askere gider.
Paran yoksa dayın vardır
Her rüşvette payın vardır
Bu işte bir oyun vardır
Zenginimiz bedel öder
Fakirler askere gider.
Kınalı koçlar alayla
Askere gider halayla
Erlik satılır parayla
Zenginimiz bedel öder
Fakirler askere gider.
Erkek olan vatan için
Kan akıtır demez niçin
Geçin siz bunları geçin
Zenginimiz bedel öder
Fakirler askere gider.
Sizin çıktığınız yerler
Gümüşten mi deyin beyler
Mustafa bildiğin söyler
Zenginimiz bedel öder
Fakirler askere gider.
Çanakkale 23/04/2010
Mustafa BerçinKayıt Tarihi : 24.4.2010 08:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

-
HASBİHÂL MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ
[email protected]
TAYYİP’İN KUZULARI
PARALI KUZULAR)
Yıl 1914…
Yer Çanakkale…
Asım’ın nesli “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” dedi ve Çanakkale geçilmedi.
Okuldan kaçan cepheye koştu.
Baba ocağından, Ana kucağından, yar kucağından cepheye koşanlar açlık ve yoksulluğun yanında yedi düvelle de amansız bir savaşın içerisinde yer aldılar.
Çoğunluğu lise öğrencisi olan 253 bin kınalı kuzudan hiç birisi geri dönmedi.
Böylelikle Çanakkale geçilmedi.
Çanakkale’yi geçilmez kılan Bu kahramanların adı ANA KUZULARI Türk Milleti’nin gönlündeki adıyla da “KINALI KUZULAR” DI.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
***
Yıl 2011…
Yer Ankara…
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bedelli askerlik hakkında açıklama yapıyor ve mealen diyor ki!...
“Askerlik hizmetini yapmamış ve otuz yaşından gün almış her birey otuz bin TL’yi bastırınca yirmi bir günlük temel eğitimleri de dâhil olmak üzere askerlik hizmetini yapmış sayılacaklar.” Diyordu…
Bu ifadeyle bu kategorideki her Türkiyeli (!) vatandaş kaba bir tabirle askerlikten sıyırıyordu.
Bunların adı da TAYYYİP’İN KUZULARI diğer adıyla “PARALI KUZULAR” DI…
İşleri güçleri rast gelsin. Onlar için para demek vatan demek, bayrak demekti...
***
Yıl 1914, aylardan Kasım…
Haçlı ruhunun delirdiği o kanlı savaşta ana kuzusu “KINALI KUZULAR”IN can damarlarımızdan birisi olan Çanakkale boğazının geçilmemesi için hayatta kalmaları, onun içinde yemeleri, içmeleri gerekiyordu. Sabah bir tas şekersiz üzüm hoşafı, öylen bazen yok, bazen sadece yarım bir somun ekmeği, akşam yine şekersiz üzüm hoşafı ile karınlarını doyurmaya, ayakta kalmaya çalışıyor, vatan savunmasını yapıyorlardı.
Bu amansız can pazarında kan ve barut içerisinde üstlerinde yoktu, başlarında yoktu, ellerinde tüfekleri, tüfeklerinde mermileri yoktu. Ama gönüllerinde her sevgiden üstün adına “Vatan sevgisi” dedikleri yüce bir sevgi vardı. İşte bu vatan sevgisi ya ilelebet var olacak yada(!)….
İşte o yâdayı yazmaya dilim varmıyor, yazamıyorum...
***
Yıl 2011, yine bir Kasım…
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’a para lazım olduğu gibi kuzularına da para lazımdı. Onların da askerlikten sıyırmaları, bu peygamberler ocağına girmemeleri için otuz bin liraya ihtiyaçları vardı. Demokrasilerde çareler tükenmiyor. Ülkemizdeki bütün bankalar kendi aralarında Çanakkale savaşına benzer bir rant savaşı başlatıyorlar. Taliplere uzun vadelere yayılan borçlanmalar karşılığında kredi vermeye başlıyorlar.
İki senelik, beş senelik, on senelik krediler.
Otuz yaşına kadar askere gitmeyenlerin bundan sonra da askere gitmemeleri için verilen krediler
Maksat vatan kurtulsun.
Ne diyelim öyle olsun…
***
Bu vatan sevgisi var ya vatan sevgisi,
Ana kuzusu gibi, kınalı kuzular,
Bu yüzden ki, Sakarya’da Çanakkale’de
Yedi düvele karşı koydular.
Ah bu vatan sevgisi
Sevgilerin en yücesi
Can içinde can
Önce Vatan, önce Vatan
***///***
Mehmet Şükrü Baş 28 Kasım 2011 Elazığ Nurhak Gazetesi
TÜM YORUMLAR (1)