Görür oldum uyurken ben her rüyada seni,
Eli sevdin dururken rüzgâr gibi eseni.
Şu gönlümün menzili, tek sendin uykusunda,
Ve her köşe, her sokak, her bina kuytusunda
Yetinemem aşkınla, ne çok olursa olsun.
Nihayeti sen olan, yürüdüğüm yolsun.
Aşk tellalının sesi, cihânı sardığında,
Titreyip de yok olur, ruh sana vardığında.
Gönle vurma hançeri, inme daha derine,
Öyle ki kavuşmamız kaldı mahşer yerine.
Yalan olduğunu söyle, işittiğim sözlerin,
Bakamaz başkasına, ben ölmeden gözlerin
Aşktan değişmektedir, yeri sabit dağların,
Çıkmaz oldu sesleri, ölülerin, sağların.
Güldüğünde gözlerin, kamerin şem'i söner.
Yüz çevirecek olsan, bu dünya terse döner.
Bir emanet alacağı var ruhumun sende,
Gözlerin çağırıyor, sen hiç istemesen de.
Beni üzmenin onu neşelendirdiği yâr,
Gözünde kalp kırmanın verdiği bir sürûr var.
Bana da hiç gelmeye, gönlün yok biliyorum,
Sessiz vede habersiz, her gece ölüyorum.
Bu dertlerin bir daha, eşi var mıdır dersin ?
Öldüğünde ruhumun, gömüleceği yersin.
Mutluluğa yetmeyen, ne de garip duygusun,
Feryatları canımı, yaktılar bu kâbusun .
Ey insanlar o kulun, ettiklerini görün,
Haydi şimdi zilletle, sen de yerlerde sürün.
Nemli gözün alevli bakışlarından kaçın,
Üsteleyin hepiniz, dert kapısını açın.
Hasret dağının gönlüm, yollarını aşmada,
Özleminin sızısı, her şiirde, koşmada.
Kulak verme sözümün, sen ağır olduğuna,
Bakma şu aşk bağımın, gülünün solduğuna.
Yeri ancak mezardır, yanındakiler else,
Çok oldu ben ödedim, istediğin bedelse.
Kayıt Tarihi : 26.2.2020 22:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!